Afrika’da Kavga Etmek Yerine Anlaşmak

Rusya’nın Soçi kenti, tarihsel boyunca ve günümüzde de çok önemli görüşmelere şahitlik etmiş bir kenttir. Soçi, Rusya’nın güney kapısıdır. Ve Soçi, güneye açılan bir kapı olduğu gibi, güneyden Rusya’ya da giriş kapısıdır. Tabi tek kapı değil, en meşhur kapıdır.

Rusya, Afrika’da varlığını artırmaya kararlı, bunu bugün Soçi’de devam eden Rusya-Afrika ekonomi forumun açılışında Putin’de teyit etmiş bulunuyor. Rusya, Afrika kıtasıyla şu anda 20 milyar Dolarlık ticaret yapıyor ve Putin’e göre bu rakam iki katına çıkmalı. “Peki Rusya Afrika’ya ne satacak ve varlığını nasıl artıracak?” sorularına cevap aramak ise, pek de kolay değil. Çünkü Rusya bu kıtada sadece batıyla değil Çin’le de rekabet edecek.

Rusya-Afrika zirvesi bünyesinde oluşturulan fuar alanlarında temsil edilen Rus şirketlerine bakılırsa, sıralamada en öne çıkanlar silah şirketleri ve ikinci sırada nükleer teknolojisi ve enerji santralleri. Üçüncü sırada demiryolları ve alt yapı gereçleri görünüyor. Rusya’nın, Afrika’da ilgisini çeken bir husus da Afrika’nın yeraltı zenginlikleri. Elmastan uranyuma kadar her türlü yeraltı kaynaklarına sahip olan Afrika, şimdilik Çin ile batılı güçler arasında bölüşülmüş bulunuyor.

Afrika, aslında çoktan bölünmüş bir pasta olarak görünüyor ve bu pastayı yiyen Çin ile batı, burayı birbirleriyle karşılıklı sıcak rekabete ve savaş pozisyonuna sokmadan, emellerini gerçekleştiriyorlar. Şimdi bu paylaşım masasında yeni ortaklar ve talepler var. Rusya ile Türkiye, farklı taraflarda bu masaya oturdu ve buradan kalkmayacaklar. Bu durum yeni sonuçlar doğuracak hatta daha önce kurulmuş masa ilk başta devrilebilir ki yeniden kurulsun.

Rusya yeni kurulacak masada müttefik arayacak ve şimdilik işbirliği yapağı bir ülkeyi seçmiş gibi duruyor. Mısır’ın darbeci başkan Sisi bugün Soçi’deki zirvede Rusya’yla ortak pozları veriyor. Böylece Sisi’nin Mısır’ı, Afrika’da Rusya’yla iş yapacağım havasına girmiş görünüyor. Tabi tarihsel geçmişi de bu işbirliğine müsaade ediyor ama Mısır bugün Rusya’nın çetin pasta kavgasına eşlik edebilecek kadar özgür ve bağımsız mı? Bence değil. Rusya-Mısır ilişkilerini bile yürütmekte zorlanan Mısır, bugün karşılıklı ilişkilerde müttefik veya ortak değil, ancak bir partner olabilir. Oysa Rusya-Afrika ilişkilerinin gelişmesi için Rusya’nın Afrika’da, bağımsız bir küresel güce ihtiyacı var.

Rusya ve Türkiye Afrika’da farklı saflarda. Libya örneğindeki gibi Rusya, Mısır’ın desteklediği (Mısır-BAE-Suud) tarafını destekliyor. Haftar’a silah ve danışmanlık yaptığı sıkça basına yansımakta. Bunun karşısında Türkiye, Libya’da BM’nin meşru ilan ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destekliyor. Türkiye’nin UMH’ye silah yardımı ve danışmanlık yaptığı da basına sıkça yansıyor. Böylece Rusya ve Türkiye, Ortadoğu’da olduğu gibi Afrika’da da rekabet etmekte. Fakat Suriye’de gelişen Astana süreci, Suriye’nin siyasi istikrara kavuşma sürecini hızlandırdığı gibi Suriye’de bir an önce barışın sağlanmasını da hızlandırmakta. Astana süreci, terör örgütlerine karşı verilen mücadelenin de başarılı bir işbirliği örneği olarak konuşulabilir. Türkiye ve Rusya’nın son Soçi mutabakatı başarılı olarak uygulanırsa Ortadoğu, Kafkasya ve Afrika için bir umut kapısı da açılmış olacak gibi görünüyor. Bu kapıyı açan iki taraf; Rusya ve Türkiye. Özellikle Türkiye’nin bağımsız tavrı, başka merkezlerden değil de Ankara’dan alınan kararların uygulaması, Rusya için de kabul edilir ve makul bir tavır oluyor. Rusya’nın tek kutuplu bir dünya düzenine karşı olduğunu, çok kutuplu bir küresel denge gözettiğini dikkate aldığımızda, yeni dünya düzeninin kurucularının arasında Türkiye gibi bağımsız bir partner görmek ister. Erdoğan’nın ‘dünya beşten büyüktür’ tezine ve çıkışına uygun olan çok kutuplu yeni düzeni için Rusya ve Türkiye ortak hareket edebilir.

Afrika’da eski masanın yerine yeni kurulacak olan masanın düzeni, aslında Moskova-Ankara ikilisinin Afrika için alacağı kararlardan geçer. Yarın bizler, Soçi veya İstanbul’da Putin ve Erdoğan bir et lokantasında balık yerken görebiliriz ve bu yemekte Afrika’ya nasıl barış ve istikrar götüreceklerini konuştuklarına ve mutabakata vardıklarına şahitlik edebiliriz. Bu mutabakat, yeni bir medeniyet ve ticaret kuşağını oluşturur. Kuzey-Güney kuşağı olacak bu kuşağın oluşup oluşmayacağına Çin veya batı karar vermeyecek; bu kararı veren Moskova-Ankara ikilisi olacak. Tabi böyle bir kuşağın oluşması, artık YENİ DÜNYA’da yaşıyoruz anlamına da gelecek.

Saslanbek İSAEV

 

Yazan Saslanbek İSAEV - Eki 23 2019. Kategori Dünya, Gündem, Politika, Türk İslam, Yazarlar. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.