40 Hadis – Tevhid ve Vahdet

Kırk Hadiste Tevhid ve Vahdet

“İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”
(Buhârî, Îmân, 2)

“İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.”
(Müslim, Îmân, 1)

“İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir şubesidir.”
(Nesâî, Îmân, 16)

“Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet edip buna kalbiyle kesin bir şekilde inanarak ölen herkesi Allah mağfiret eder.”
(İbn Mâce, Edeb, 54)

“Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”
(Buhârî, İlim, 49)

“Her kim, ‘Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir, ortağı yoktur; Muhammed O’nun kulu ve elçisidir; İsa da Allah’ın kulu ve Allah’ın kullarından bir kadının oğlu, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Cennet haktır, cehennem haktır.’ derse Allah onu, cennetin sekiz kapısından hangisini dilerse oradan cennetine koyar.”
(Müslim, Îmân, 46)

“Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 221, 223)

“Ey insanlar! Yüce Allah, yalnızca kendisine kullukta bulunmanızı ve
O’na şirk koşmamanızı emrediyor …”
(İbn Hanbel, III, 492)

Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah’a (s.a.s.) “Allah katında en büyük günah nedir?” diye sordum. “Seni yaratmış olduğu hâlde Allah’ın bir dengi olduğunu iddia etmendir.” buyurdu.
(Buhârî, Tefsîr, (Furkân) 2)

“İman; kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlar ile amel etmektir.”
(İbn Mâce, Sünne, 9)

“Son sözü ‘Lâ ilâhe illallâh’ (Allah’tan başka ilah yoktur) olan kimse cennete girer.”
(Ebû Dâvûd, Cenâiz, 15-16)

“Allah’ı inkâr etmiş olarak ölen kimse hariç, Allah’ın her günahı bağışlayacağı umulur.”
(Nesâî, Muhârebe, 1)

“Her kim Allah’a bir şeyi ortak koşarak ölürse cehenneme girer.”
(Müslim, Îmân, 150)

“Yedi helâk ediciden sakının!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Rasûlallah! Bunlar nelerdir?” diye sordular. Rasûlullah şöyle cevap verdi: “Allah’a şirk koşmak, büyü yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak ve zinadan uzak duran, hiçbir şeyden haberi olmayan mümin kadınlara zina isnad etmektir.”
(Buhârî, Hudûd, 44; Müslim, Îmân, 145)

“Kim düğüm yapar sonra ona üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirk koşmuş olur. Kim de (kendisini koruması için nazarlık ve benzeri) bazı şeyler takarsa o taktığı şeyin korumasına havale edilir.”
(Nesâî, Muhârebe, 19)

“Şu üç haslet vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Rasûlü’nü her şeyden çok sevmek, bir kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar ona dönmeyi ateşe atılırcasına korkunç görmek.”
(Müslim, Îmân, 67)

“Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir,
Allah için engel olursa, imanını kemale erdirmiş olur.”
(Ebû Dâvûd, Sünne, 15)

“Bir Müslüman, bir Müslüman’a ‘kâfir’ dediğinde, şayet o gerçekte kâfirse
(söz yerini bulmuş olur). Fakat eğer o kâfir değilse bunu söyleyen kâfir olur.”
(Ebû Dâvûd, Sünnet, 15)

“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)

“Ey İnsanlar! Allah sizden Câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdemi, topraktan yaratmıştır.”
(Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49)

“Kim kabilecilik/ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek gayesi belirsiz bir topluluğun bayrağı altına girip öldürülürse, onun ölümü Câhiliye ehlinin ölümü gibidir.”
(Müslim, İmâre, 57)

“Kabileciliğe/Irkçılığa çağıran bizden değildir. Kabilecilik/Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Kabilecilik/Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)

“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Rasûlullah buyurdu ki, “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun.
İşte bu ona yapacağın yardımdır.”
(Buhârî, İkrâh, 7)

“Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslüman’ın öldürülmesinden daha hafiftir.”
(Tirmizî, Diyât, 7; Nesâî, Muhârebe, 2)

“Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah’a ve âhirete inanırken
ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.”
(Müslim, İmâre, 46)

“Kim din kardeşinin onurunu korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü
cehennem ateşinden korur.”
(Tirmizî, Birr, 20 )

“Din kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa, hiçbir iyiliği küçük görme!” (Müslim, Birr, 144)

“Kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(Tirmizî, Birr, 58)

“Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter.
Her Müslümanın kanı, malı ve onuru Müslümana haramdır.”
(Müslim, “Birr” 32)

“Zandan uzak durun. Zira zan, sözün en yalanıdır. Birbirinize kulak misafiri olmaya
çalışmayın, birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz.”
(Müslim, Birr, 28)

“Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(İbn Hanbel, 2/40)

“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
(Müslim, Birr, 66)

“Sizden biri, kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda mümin olamaz.”
(Buhârî, Îman, 7)

“Kim bir Müslüman’ın dünyada sıkıntısını giderirse, Allah da onu kıyamet gününde bir sıkıntıdan kurtarır. Kim dünyada, darda kalan birisinin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını dünyada örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kişi, kardeşinin yardımına koştuğu sürece Allah da onun yardımcısı olacaktır.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

“Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa, mazluma yardım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.”
(Buhârî, İsti’zân, 8)

“(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir…”
(Buhârî, İlim, 9; Müslim, Kasâme, 30)

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi ya hayır söylesin ya da sussun.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 122, 123)

“Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.
Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.”
(Tirmizî, Birr, 21)

“Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini
sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı bir günde onları kendi gölgemde
gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı bir günde onları, özel himayeme alacağım).”
(İbn Hanbel, II, 338)

“Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz bir, atanız da birdir. Takva dışında ne Arap’ın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap’a; ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza bir üstünlüğü vardır …”
(İbn Hanbel, 5/411)

 

Yazan Editör - May 29 2019. Kategori Gündem, Kültür Sanat, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.