Kafkas-Maykop Kültürü ve Ön-Türkler

Kurgancılar (eski Türkler), Kafkasya bölgesi tarafında da geniş bir alana yerleşmişlerdir. Burada eski Kafkasya kabileleriyle karşılaşmışlar ve onlarla etnik, kültür ve dil ilişkilerine girmişlerdir. Kafkasya kabilelerinin daha önceki dönemlerde mezarlarının üzerlerine kurgan yapma adetleri yoktu. Kafkasya ve Anadolu’daki kurganları, bugünkü Türk boylarının ataları olan Kurgancılar yapmışlardır.

Türklerin çok eski çağlarda Kuzey Kafkasya’da yaşadıklarının arkeolojik kanıtı, M.Ö IV. bin’de yapılmış “Nalçik mezarlığı”dır. Bu mezarlık “Zatişye” (sessizlik) bölgesindedir. Burada, şu anda Nalçik kurulmuştur. Bu mezarlıkta tespit edilen bulgular, Kafkasya kabilelerinin ve Kurgancıların birbirleriyle yakın ilişkilerde olduklarını ortaya koymuştur. Kurgancılardan kalma eski arkeolojik kalıntılar, Çeçen-İnguş ülkesindeki Mekenski köyü yakınında, Kabardey’de Akbaş ve Kişbek köyleri yakınında, Malkar ülkesinin Bıllım köyü yakınında, Krasnodar ve Karaçay-Çerkes bölgelerinde (Kelermeski, Novolabinski, Zubovskiy köyleri ve Aşağı Cögetey şehrinin yanında) oldukça fazladır. Kuzey Kafkasya’da Kurgancıların arkeolojik komplekslerin sayısı 35’ten fazladır.

Tarihi, arkeolojik ve etno-kültür veriler, beş bin yıl önce, proto Türklerin Kuzey Kafkasya’da yaşadıklarını göstermektedir. M.Ö III. bin ortalarında Kuzey Kafkasya’da “Maykop” arkeolojik kültürü oluşmuştur. Bu “Maykop” adı, Maykop şehri yakınındaki kurganın adından gelmektedir. Maykop arkeolojik kültürünün, “kurgan kültürü” olduğunu özellikle belirtmemiz gerekir. Ama kurgan eskiden beri Kafkasya’ya has değildir. Kurgan kültürünün kökeni bozkırların etno-kültür belirtileridir. Maykop kültürü, başlangıç dönemlerinde bozkırdaki şeklini ve defin töreni özelliklerini korumaktadır. Yassı ağaç ile kaplanmış toprak çukurlarda, ağaç kavuğundan organik maddelerden veya saf sarı maden döşek yapılarak defnediliyordu. Bu dönemdeki kurganlarda henüz taş malzeme kullanılmıyordu. Ancak daha sonra, M.Ö III. bin sonlarında, Maykop kültüründe, yerli defnetme törenlerinin özellikleri görülebiliyor. Bu özellikler; Kurganın temeline taşlar yerleştirilmesi, mezar içine taşlardan döşek yapılması, toprak kurganın içinde küçük taş kurganların yapılması vs. olarak gösterilebilir. Ama kurgan şekli ve yapılan tören değişikliğe uğramamıştır. Kurgancıların tesiri o kadar büyüktür ki, taş sandığı ve taşlardan yapılan yapıtlar defnetme törenleri olarak toprak kurganının altında kalıyordu. Bunu açıkça Novoslobodnenski köyünün yanındaki kurganda görebiliriz.

Kendine özgü etno-kültür özellikleri olan kurgan kültürü, M.Ö IV. bin sonlarında Anadolu’ya da nüfuz etmeye başlamıştır. Daha önce bilinmeyen ve yeni oluşan bu kültüre ait eserler Suriye’nin kuzeybatısında yer alan Amun ırmağı vadilerinde, Hatay şehrinde ve Amanos dağı eteklerinde, Türkiye ve Suriye’de bulunan Norsun ve Koruk tepelerinde ve diğer bölgelerde bulunmuştur. Buraya bu kültürü taşıyan halk, kendi adetleri ile büyük baş hayvancılık ve at yetiştirme gibi özellikleriyle nüfuz etmişlerdir.

Proto Türklerin Kafkasya Ötesi ve Ön Asya Hareketleri

M.Ö III. bin’in son üçte birinde, Kurgancılar, kuzeyden Güney Kafkasya’ya, Derbent geçidinden Dağıstan ve Krasnodar bölgesine nüfuz etmişlerdir. Bu geçit yolu, Dağıstan’daki Novotitarovski ve Utamış köylerinin yanındaki kurganlar aracılığı ile gözlenebilir.

Kafkasya Ötesi’ndeki arkeologlar, bu bölgede kurgan kültürünün oluşmasının birdenbire olduğunu görüş birliğiyle kabul ediyorlar. Söz konusu kültürün de yabancı bir kültür olduğunu ifade ediyorlar. Bu anıtlar, Kafkasya Ötesi’nin birçok bölgesinde görülmektedir. Bunların en eskilerini ise Gürcistan’daki Bedeni köyünün yanındaki kurgan ve Azerbaycan’ın üç tepe kurganı vs. oluşturmaktadır.

Kurgan kültürü buradan güneye doğru ilerleyerek Anadolu’daki Urmiye gölüne kadar gelmiştir. Kafkasya Ötesi’nde ve Anadolu kurgancıları ilk defa yerleşik hayat tarzı sürdüren çiftçilerle karşılaşıyorlar. Gayet doğal olarak bu iki kültürün ortak yaşayışlarından kaynaklanan etnik ve kültür karışması söz konusudur. Tabii ki, bu karışmanın sonucu olarak da, yerleşik hayat tarzı sürdüren çiftçilik ile hayvancılıkla uğraşan bir toplumun meydana gelmesi söz konusudur. Yani, iki ayrı ekonomi faaliyetinin bir yapıda kaynaştığı görülmektedir.

Bu ortak yaşayış, Mezopotamya bölgesinde bütün dünyaca bilinen Sümer (Somar, Suvar) uygarlığının doğmasında büyük bir itici güç olmuştur. Kuzey Kafkasyalılar ile Sümerler arasında yakın bir kültür ve ekonomik ilişki oluşmuştur. Sümer şehirlerindeki kurganlar ile Maykop kurganlarında bulunan birçok eşya vardır. Fakat ne gariptir ki, bu tür eşyalara, Sümer ülkesi ile Kuzey Kafkasya arasında kalan ülkelerde; Kafkasya Ötesi’nde ve Kuzey Kafkasya’nın diğer bölgelerinde rastlanmamaktadır. Maykop kültürünü oluşturanlar ile Sümerler arasındaki ilişkiler, çok eski çağlarda birbirlerinden kopmuş olan eski Türk kabilelerinin, bir süre sonra eski yurtları olan Kuzey Kafkasya ve bitişiğindeki Avrasya bozkırlarında tekrar birleşmeleri ile kurulan ilişkiye benzemektedir. Bu ilişkiler, transit karakter taşıdığı fikrini oluşturuyor. Belki de bunun açıklanması, onların örf ve adet, kültür yakınlıkları olduğunu göstermektedir.

Sümerlerin, eski Türk kavimlerinden biri olduğunu doğrulayan birçok bulgu vardır. Bundan dolayıdır ki, onların dillerinde birçok Türkçe sözler bulunmaktadır. Bunlar hakkında geçmişin ve günümüzün bilim adamları bir çok yazı yazmışlardır.

İsmail MİZİYEV

Kaynak: İsmail Miziyev, Karaçay-Malkar Halkının Tarihi, Çev. Aliy Şidakov,1998

 

Yazan Editör - Eyl 8 2018. Kategori Dünya, Gündem, İktibas, Kültür Sanat, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.