40 Hadis – Gönülleri Yapmak

Kırk Hadiste Gönülleri Yapmak

“Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar.”
(Müslim, Birr ve sıla, 34)

“Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.”
(Ahmed b. Hanbel, II. 252)

“Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.”
(Tirmizî, “Birr ve Sıla” 21)

“Zandan sakının. Zira zan sözün en yalan olanıdır. İnsanların özel hallerini araştırmayın, konuşmalarını dinlemeye çalışmayın, birbirinizin alışverişini kızıştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeşler olun.”
(Buhârî, “Edeb” 58; Buhârî, “Nikâh” 46)

“Kimin kardeşine karşı yaptığı bir haksızlık varsa, (ahirette) iyiliklerinden alınıp ona verilmeden önce (dünyada iken) onunla helâlleşsin. Çünkü kıyamette ne bir dinar ne de dirhem vardır. Şayet o hakkı karşılayacak iyiliklerinden bulunmazsa, kardeşinin kötülüklerinden alınır ve o haksızın üzerine atılır.”
(Buhârî, “Rikâk” 48)

“Kendisine bir ikramda bulunulan kişi, imkân bulduğu takdirde karşılığını versin. Bulamazsa (o iyiliği yapana) iltifat etsin. Çünkü o, böylece şükran borcunu yerine getirmiş olur. İyiliği gizleyen ise nankörlük etmiş olur.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 11; Tirmizî, Birr ve sıla, 87)

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (zalimlere de) teslim etmez. Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın (kusurunu) örterse Allah da kıyamet günü onu örter.”
(Müslim, “Birr” 58; Tirmizî, “Hudûd” 3)

“Müslüman, hasta kardeşini ziyaret ettiğinde dönünceye dek cennet bahçelerinde demektir.”
(Müslim, “Birr” 41; Tirmizî, “Cenâiz” 2)

“Selamı yayın, yemek yedirin ve Allah’ın (c.c.) size emrettiği gibi kardeşler olun.”
(İbn Mâce, “Et’ime” 1)

“Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.”
(Buhârî, İsti’zân, 8)

“Kardeşinle (gereksiz) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(Tirmizî, “Birr” 58)

“Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mümindir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 399)

“Kim din kardeşinin onurunu korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü cehennem ateşinden korur.”
(Tirmizî, “Birr ve sıla” 20 )

“Yâ Resûlullah! Gıybet nedir?” denildi. Resûlullah: ‘Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır.’ buyurdu. ‘Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersin?’ denilince Resûlullah: ‘Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun,’ buyurdu.”
(Ebû Dâvûd, “Edeb” 35)

“Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.”
(Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme” 54)

“Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(İbn Hanbel, 2/40)

“Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona güçlük çıkarır.”
(Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31)

“Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde onları, özel himayeme alacağım).”
(İbn Hanbel, II, 338)

“Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve onuru Müslümana haramdır.”
(Müslim, “Bir” 32)

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.”
(Müslim, Îmân, 93)

“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)

“İnsanların gizli hâllerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 37)

“Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin.”
(Ebû Dâvûd, Zekât, 38)

“Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.”
(Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)

“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz!”
(Buhârî, Edeb, 62)

“Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan çepeçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 49)

“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”
(Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66)

“İyi şeyler söyleyerek iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse yalancı sayılmaz.”
(Tirmizî, Birr ve sıla, 26)

“Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır ve Allah’a şirk koşmayan her kul bağışlanır. Ancak kardeşi ile arasında husumet bulunan kişi müstesna. (Onlar hakkında) şöyle denir: ‘Şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin!’”
(Müslim, Birr, 35)

“Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir.”
(Tirmizî, Birr, 15)

“ ‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz,’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilâkis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.”
(Tirmizî, Birr, 63)

“İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir.”
(Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)

“Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez.”
(Müslim, Îmân, 73)

“Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o iyi (doğru ve düzgün) olursa bütün vücut iyi (doğru ve düzgün) olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”
(Buhârî, Îmân, 39)

“Her yapılan iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılamak da, kendi kabından kardeşinin kabına (su vb.) boşaltmak da iyiliklerdendir.”
(Ahmed b, Hanbel, Müsned, III, 360; Tirmîzî, Birr ve Sıla, 45)

“Hz. Peygamber ‘Her Müslüman sadaka vermelidir.’ buyurdu. Sahâbîler: ‘Ey Allah’ın Peygamberi! Ya bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘Eliyle çalışır; hem kendi faydalanır, hem de sadaka verir.’ buyurdu. Sahâbîler: ‘Çalışma imkanı bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘Muhtaç ve mazluma yardım eder.’ buyurdu. ‘Buna da imkan bulamazsa?’ dediler. Rasûlullah: ‘İyilik yapsın, kendini kötülükten çeksin. Çünkü bu da onun için bir sadakadır.’ buyurdu.”
(Buhârî, Zekât, 30; Müslim, Zekât, 55)

“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.”
(Buhârî, Müsâkât, 9; Müslim, Selâm, 153)

“Ümmetimden asıl müflis, kıyamet gününde kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını da dövmüştür. (İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak) iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.”
(Müslim, Birr ve sıla, 59)

“İyilik, gönlü huzura kavuşturan ve içe sinen şeydir; kötülük ise, insanlar sana fetva verseler (onaylasalar) bile, gönlü(nü) huzursuz eden ve iç(in)de bir kuşku bırakan şeydir.”
(Dârimî, Büyû’, 2)

“Rıfktan (yumuşak davranmaktan) nasibi verilen kimseye, dünya ve âhiret iyiliklerinden de nasibi verilmiştir. Sıla-i rahim (akrabalık ilişkilerini gözetmek), güzel ahlak ve iyi komşuluk, bulunduğu yeri mamur (yaşanır) hâle getirir ve ömürleri uzatır.”
(Ahmed b. Hanbel Müsned, VI, 159)

 

Yazan Editör - Haz 3 2019. Kategori Gündem, Kültür Sanat, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.