40 Hadis – Doğruluk, Hayâ, Rıfk

Kırk Hadiste Doğruluk Haya ve Rıfk

1 – “Doğruluğa yapışın (ondan ayrılmayın), zirâ doğruluk iyiliğe götürür, doğru ve iyilik (sahibleri) ise cennettedir.
Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür; yalan ve kötülük (edenler) de cehennemdedir.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, No: 894, 19, 380-381, Beyrut, 1993)

2 – “Doğru ve emniyetli tâcir (kıyamet gününde) peygamberler, doğrular (sıddıklar) ve şehitlerle berâberdir.”
(Tirmizî, Büyu‘, 4, III, 515)

3 – “Doğruluğa yapışın -ondan ayrılmayın- zira, doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de Cennet’e iletir.
Kişi doğru söyledikçe, doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır. Yalandan kaçının, zira, yalan kötülüğe götürür. Kötülük de Cehennem’e iletir. Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır.”
(Müslim, Birr, 105, III, 2013)

4 – “Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu araştırınız, zira kurtuluş ancak ondadır.”
(İbn-i Ebi’d-Dünya, No: 449, 264)

5 – Abdullah b. Amr (r.a.)’dan, diyor ki: Resûlullah (s.a.s.)’ın evimizde bulunduğu bir günde: Gel,sana bir şey vereceğim, diye annem beni çağırdı. Resûlullah (s.a.s.), anneme:
– Çocuğa ne vermek istedin? diye sordu. Annem:
– “Hurma vereceğim” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):
– Eğer (aldatıp) bir şey vermeseydin, sana bir yalan günahı yazılırdı- buyurdu.
(Ebu Davut, Edep, 88, V, 265)

6 – “Bir kimse bir çocuğa, gel sana şunu vereceğim der ve sonra da vermezse bu (sözü) bir yalandır.”
(Ahmed İbn Hanbel, II, 452)

7 – Süfyan b. Abdillah es-Sakafî (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s.)’e:
– Ey Allah’ın Resûlü! Bana İslâm’ı öylesine tarif et ki, onu bir daha sizden başkasına sorma ihtiyacı hissetmeyeyim, dedi.
Resûlullah (s.a.s.) da şu cevabı verdi:
– Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.-
(Müslim, iman, 62, 38)

8 – “Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler, yazık, yazık ona!”
(Tirmizî, Zühd, 10, IV, 557)

9 – “Dört şey sende olduktan sonra dünyadaki kaybından sana bir zarar gelmez: Emaneti korumak, doğru söylemek, güzel ahlâk ve helâl lokma.”
(İbn Hanbel, II, 177)

10 – Vâile b. el- Eska’ (r.a.)’dan: Biz tüccar idik. Resûlullah (s.a.s.), bize gelir ve şöyle buyururdu:
“Ey tüccar topluluğu! Yalandan son derece kaçının.”
(Taberanî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, No: 132, XXII, 56)

11 – “Şüpheli şeyleri bırak, şüphe vermeyen şeylere yönel. Zira doğruluk, gönle huzur, yalan ise kuşku verir.”
(Tirmizî, Kıyâmet, 60, IV, 668)

12 – “Alıcı ile satıcı meclisten ayrılıncaya kadar muhayyerdirler. (Yani ayrılıncaya kadar alış-verişi bozabilirler.) Eğer ikisi de doğru konuştu, mallarının kusurlarını ve değerini olduğu gibi açıkladılarsa, alış-verişlerinde bereket olur.
Malın ayıbını ve fiyatını gizlediler ve yalan söyledilerse, alış-verişlerinin bereketini giderirler.”
(Buharî, Büyu‘, 19, III, 10)

13 – “Doğruluğa yapışın (ondan ayrılmayın). Zirâ doğruluk, iyilikle beraberdir. Doğru ve iyi (olanlar) Cennet’tedirler. Yalandan kaçının. Zirâ yalan, kötülükle beraberdir. Yalan (söyleyen) ve kötülük (edenler) Cehennem’dedir.”
(İbn Hibban, Kitabu’l-Hazer ve’l-İbaha, No: 5734, XIII, 43)

14 – “Benim için altı şeye tekeffül edin (söz verin), size cennet (sözü vereyim) tekeffül edeyim:
Biriniz konuştuğu vakit yalan söylemesin, bir vaadde bulunduğunda sözünden dönmesin, kendisine bir şey emânet edildiğinde hıyânet etmesin. Gözünüzü (harama) yumun, elinizi (haramdan) çekin, iffet ve namusunuzu koruyun.”
(Ebû Ya’lâ, 4257, VII, 249)

15 – Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (s.a.s.), çarşıda bir buğday yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkardı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya:
– Nedir bu?- diye çıkıştı Adam:
– Ey Allah’ın Resûlü, yağmur ıslattı- deyince, Hz. Peygamber:
– Bu ıslaklığı üste getirip, herkesin görmesini sağlayamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa, o bizden değildir- buyurdu.
(Müslim, iman, 164, I, 99; Tirmizî, Büyu’, 74, III, 606)

HAYÂ HAKKINDA HADiSLER

16 – Kurre b. iyâs (r.a.)’dan; dedi ki: – Resûlullah (s.a.s.) ile beraberdik. Yanında hayâdan bahsedildi.- Dediler ki:
– Yâ Resûlullah, hayâ dinden midir? Resûlullâh (s.a.s.), buyurdu ki:
– Evet, hatta o dinin tamamıdır.- Sonra devamla buyurdular ki:
– Hayâ, haramdan sakınmak, sükût etmektir- dil sükûtu, yoksa kalb sükûtu değil- ve iffet imandandır. Bunlar ahirette (sevabı) arttırır, dünyalığı ise azaltır. Ama ahiretten arttırdıkları, dünyadan azalttıklarından daha fazladır.
Cimrilik, beceriksizlik ve yaramaz söz ise nifaktandır. Bunlar da dünyadan olan şeyleri arttırır ve ahiretten olan şeyleri azaltırlar. Ahiretten azalttığı şeyler ise dünyadan arttırdığından daha çoktur.-
(Taberânî, Kebîr, 19, 63, 29-30)

17 – İbn-i Ömer (r.a.)’den, dedi ki: Peygamber (s.a.s.), utangaçlıktan dolayı birisini azarlayan bir adama rastladı. Adam şöyle söylüyordu:
– Sen (çok) utanıyorsun- Sanki adam: Bu sana mutlaka zarar verir, yollu konuşuyordu. Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
– Onu bırak. Zira hayâ imandandır.-
(Buharî, Edep, 77, VII, 100)

18 – İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü La ilahe illallah (Allah tan başka ilah yoktur) sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.
(Buhari, İman, 3; Müslim, İman, 57, 58.)

19 – “Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm’ın ahlâkı da hayâdır.”
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 905)

20 – “Hayâ ve sükût imandan iki şu’be (bölüm), hayâsızlık ve çok konuşma ise nifaktan iki şu’bedir (bölümdür).”
(Tirmizî, Birr, 80, IV, 375)

21 – “Hayâ ve sükût imandandır. Bunlar Cennet’e yaklaştırır ve Cehennem’den uzaklaştırırlar. Hayâsızlık ve fuhuş ise şeytandandır. Bunlar da Cehennem’e yaklaştırırlar ve Cennet’ten uzaklaştırırlar.”
(Taberanî, Kebîr, 22, 1024, 414)

22-“Fuhuş (kötülük) bir şeyde bulunursa, mutlaka onu çirkinleştirir; hayâ da bir şeyde bulunursa, onu mutlaka güzelleştirir.”
(Tirmizî, Birr, 47, IV, 349)

23 – “Allâhu Teâlâ bir kulu helâk etmek istediğinde, ondan hayâyı alır. Hayâ ondan alınınca, onu en fena, kötü (bir insan) bulursun. Onu en fena bir insan bulunca, ondan emanet de alınır. Ondan emanet alınınca, onu en hain bulursun.
Onu en hain bulunca, ondan rahmet çekilip alınır. Ondan rahmet alınınca, onu kovulmuş ve lânetlenmiş bulursun. Onu kovulmuş ve lânetlenmiş bulunca da, İslâm bağı ondan alınır, İslâmla ilişiği kesilir.”
(İbn Mâce, Fiten, 27, II, 1347)

24 – “Hayâ ve iman (birbirinin) yakınlarıdır. Bir arada bulunurlar. Bunun için biri kaldırıldığı vakit, diğeri de kaldırılmış olur.”
(Taberânî, Evsat, 8309, IX, 144, Hakîm, I, 22)

25 – “Hayâ imandandır ve iman (sahipleri) de Cennet’tedir. Kötü söz ise eziyettendir, eziyet edenler de ateştedir.”
(Tirmizî, Birr, 65, IV, 365)

RIFK (İYİ HUYLULUK) HAKKINDA HADİSLER

26 -“iyi huyluluk ve yumşaklıktan mahrum olanlar, hayırdan da mahrum kalırlar.”
(Müslim, Birr, 74, III, 2003)

27 – “Cehennem, her yumuşak huylu, uysal, sakin ve kolaylık gösterenlere haram kılınır.”
(Ahmed Ibn Hanbel, I, 415)

28 – “Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrum kalır.”
(Müslim, Birr, 75, III, 2003)

29 – “Allah’u Teâlâ, rıfk sahibidir ve her işte rıfk (iyi huyluluk) ve yumuşaklığı sever.”
(Buhârî, Istitabe, 4, VII, 51)

30 – Resûlullah (s.a.s.)’a bir kişi geldi ve:
– Yâ Resûlallâh, bana birkaç kelime öğret ki, onlarla mes’ut olayım, çok olmasın ki, unuturum- dedi. Resûlullah da:
– Hiddetlenme- diye buyurdu.
(Mâlik, Hüsnü’l-Huluk, 11, II, 905-906)

31 – “Hiddet şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır.Ateş ise ancak su ile söndürülür. Binaenaleyh, biriniz hiddetlendiğinde abdest alsın.”
(İbn Hanbel, IV, 226)

32 – “Biriniz hiddetlendiğinde ayakta ise hemen otursun, hiddeti giderse (iyi), şayet gitmezse o zaman da yaslansın.”
(İbn Hanbel, V, 152)

33 – “Kuvvetli kimse demek, güreşte başkalarını yenen değil, ancak hiddet ânında kendine hâkim olandır.”
(Buhârî, Edep, 76, VII, 99)

34 – “Üç şey kimde bulunursa, Allah onu himâyesine alır ve onu Cennetine kor. (Bunlar:)
Zayıflara yumuşak davranmak, ana babaya şefkatli olmak ve eli altında bulunan (hizmetkâr)’lara iyilik etmektir.”
(Tirmizî, Kıyame, 48, IV, 656)

35 – “Yüce Allâh güzel davranış sahibidir ve güzel davranışı sever. Güzel davranışa, sert ve kabalığa vermediği bir etki gücü vermiştir.”
(Taberânî, Evsat, 2955, III, 444, 445)

36 – Âişe (r.anhâ)’den; Resûlullah (s.a.s.) ona buyurdu ki:
“Yâ Âişe! Rıfk sahibi ol.”
(Ebu Davud, Edep, 11, V, 156)

37 – “Rıfk, bereket ve uğurdur. Sertlik (ve cehalet, ahmaklık ve kabalık ise) uğursuzluktur.”
(Taberânî, Evsat, 4099, V, 57)

38 – “Sürçmesiz halîm, tecrübesiz hakîm olmaz.”
(Tirmizî, Birr, 86, IV, 379)

39 – “Yâ Aişe, sen yumuşak davran! Zira yumuşaklık bir şeyde bulunursa mutlaka onu süsler ve bir şeyden çekip alınırsa mutlaka onu çirkinleştirir.”
(Ebû Dâvud, Edep, 11, V, 156, Cihad, 1, III, 6)

40 – “Her şeyde teenni ile (yavaş, temkinli) olmak hayırlıdır. Ancak ahiret amelinde (böyle değildir).” buyurdu.
(Ebû Dâvud, Edep, 11, V, 157)

41 – Bir A’râbî mescidde bevletti (işedi), insanlar onu linç etmek için kalkıp başına üşüştüler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):
“Onu bırakınız. Oraya bir kova su dökünüz, zira siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, güçleştirici olarak gönderilmediniz.”buyurdu.
(Buhârî, Edep, 80, VII, 102)

42 – “İnsanları dine (tatlı sözle) davet edin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Uyumlu olun, geçimsiz olmayın.”
(Buhârî, Megâzî, 60, V, 108)

43 – “Teennî Allah’tan, acele şeytandandır. Mazeretleri Allah’tan çok kabul eden bir kimse yoktur. Ve Allah katında hamd etmekten sevimli bir şey yoktur.”

(Ebu Ya’lâ, 4257, VII, 248)

 

Yazan Editör - May 25 2019. Kategori Gündem, Kültür Sanat, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.