Pankisi Direnişi
Geçenlerde Gürcistan’da, polis ile halk arasında çatışma yaşandı. Göz yaşartıcı gaz, jop, bolca da taşın kullanıldığı bu çatışmada elliye yakın insan zarar gördü. Hem polis, hem de siviller yaralandı. Olayın yaşandığı yer ünlü Pankisi vadisi, olaya karışanlar da daha ünlüsü Çeçenler olunca, olay yerelden küresel basına kadar gündem oldu. Türkiye’den ve Rusya’dan bazı bölgesel uzmanlar, mevzuyu radikal İslamcılara bağlamaya kadar gitti fakat meselenin aslı hiç de öyle değildi.
Pankisi, artık gündem değil. Protestolar yaşandıktan sonra bölgeye intikal eden Gürcistan hükümet temsilcileri ve yerel halk temsilcileri anlaşmaya vardı ve açıklanan söz konusu santralin inşaatı şimdilik durduruldu. Devlet, vatandaş ile müzakereleri devam ettirecek ve bütün tarafları memnun eden sonuca bağlayacak. Yerel halkın yüzde 90 onayı olmadan santral yapılmayacak.
Gürcistan yönetimi aslında olgun ve demokratik bir karar aldı. Fakat bu şekilde, ani patlak veren protestonun sebebi neydi? Sorun nasıl gelişti ve gelecekte ne beklenebilir? Bu soruları yönelttiğimiz bölge halkın temsilcileri olayın görünmeyen tarafına ışık tutulmasına yardımcı oldu.
Tumi Dishni, Pankisi vadisininde yaşayan Çeçenlerden bir hanımefendi. Sorularımıza cevap verdi ve olaya yerel halkın bakışını anlamamıza yardımcı oldu.
Pankisi vadisinde yaşayan halk ve burada köyleri olan Çeçenlerin, niye HES inşaatına karşı çıktığını ve olayın geçmişini anlatan Tumi Dishni, Pankisili insanların bu HES yapımına razı olmadığını söyledi. Söz konusu HES’in bölge insanlarına bir faydası yok. Zaten aynı nehir üzerinde iki tane HES var, üçüncü eklenince nehrin su seviyesi düşecek ve burada yaşayan insanlar içme suyundan da olabilecek. Nehrin kurutulması veya yön değişmesi doğaya da zarar verecek; bu yüzden hem bölge insanları, hem ülke genelinde Gürcü nüfus da bu inşaata karşı çıkıyor.
Söz konusu tartışma, bir yıldır devam ediyor. Devlet temsilcileri ve halk temsilcileri çok toplantı yaptı bu konuda ve uzlaşı yolları arandı. Fakat henüz bir kararın alınmış olmadığını söyleyen Tumi Dishni, sözlerine devam etti ve yüklenici şirketin bir sabah bölgeye inşaat makineleri getirerek inşaata başladığını ekledi. “Bir uzlaşmaya varmadan başlayan inşaata yakın köyün sakinleri tepki gösterdi” diyen Tumi tepkilere karşı inşaat şirketinin polis desteği istediğini söyledi.
Bölgeye gelen polisler ve köy sakinleri arasında taşlı sopalı çatışma yaşanınca, polis ekiplerinin Tiflis’ten destek talep ettiğini ve bölgeye ek çevik kuvvet gücünün intikal ettiğini anlattı. “Köy halkı geri adım atmayınca, güvenlik güçleriyle vatandaş arasında yine çatışma yaşandı ve öfkelenen vatandaş, polis ile inşaat şirketinin araçlarını yaktı. “Polis ise plastik mermi, göz yaşartıcı gaz ve jopla vatandaşa müdahale etti” diyen Tumi Dishni, aslında bu olayı tetikleyenin, yüklenici firma olduğunu söyledi. “Çıkan olaylarda 35 vatandaş yaralandı, polislerden de yaralı olduğu biliniyor” diyen Tumi, Pankisi Vadisi’nde yaşayan vatandaşların geri adım atma niyetlerinin olmadığını söyledi. “Kavgaya karışan köy Çeçen köyü, fakat vadide yaşayan Gürcüler de bu konuda Çeçenlere destek vermekte” diyen Tumi Dishni, polise karşı güç kullanan insanların tutuklanma riskinin olduğunu söyledi. Tumi Dishni “bu insanların tutuklanmaları durumunda ise bütün köy bir olup, gidip polise tutuklanmak için teslim olacak” dedi. Köy sakinleri kendi köylülerini korumak için bu yönde bir karar almış.
Olayları tetikleyen şirket yöneticileri, vatandaşın tepki göstereceğini bilmediklerini söylemiş ve söz konusu inşaata devletin onayıyla start verdiklerini dile getirmişler. Böylece şirket yönetimi de devlet tarafından kandırıldıklarını beyan etmiş. Tumi Dishni, devletin yerel halktan bu kadar tepki beklemediğini ve olayların büyüyeceğini öngöremediğini ekleyerek, işin aslını bize özetlemiş oldu. Pankisili ve Çeçen halkın bir ferdi olan Tumi Dishni, halkın konuya olan yaklaşımını böylece beyan etmiş oldu. Olayın radikallikle bir bağı olmadığı da buradan ortaya çıkmış oluyor. Fakat tek tarafı dinlemek objektiflik olmadığı için yine Tiflis’ten bir Gürcü arkadaşımıza başvurdum. Kendisi bulunduğu makamdan dolayı isim beyan etmek istemedi fakat gönderdiği uzun açıklama bizde saklı bulunuyor. İsim veremediğimiz için yazının özetini aktaracağım size.
Gürcü arkadaşım olayın sorumlusunun devlet olduğunu söylemiş. “Alazani nehrinde zaten faaliyet gösteren iki HES varken, yerel halkın endişelerini hiçe sayarak inşaata başlamak ilk baştan bir hataydı” diyor arkadaşım. “Nehirden alınacak bir miktar su, kanalla HES’e taşınacak ve bu durumda nehrin su seviyesinin düşme riski yüksek; halk bu konuda haklı” diyen arkadaşım “HES’i de Birkiani köyünün dibinde inşa edecekler” diyor. Halkın da buna isyan ettiğini söyleyen arkadaşım, eğer burada böyle bir iş yapılacaksa, halka da karşılığında bir şey verilmesi gerektiğini söylüyor. Arkadaşım, “devlet iş olanağı sağlayacağını veya başka bir şekilde yerel halkı tatmin edeceğini beyan etmeliydi fakat devlet sadece müzakere etti, halka bir alternatif sunmadı” dedi. “Sonuçta devlet konuşmayla rızasını alamadığı halkı es geçerek inşaata başlamak istedi ve ortaya tatsız bir durum çıktı” diyen arkadaşım, olayın artık Pankisi’yi aştığını, Gürcistan genelinde bu konuya karşı çıkan bir çok vatandaşın olduğunu söyledi. Bundan sonra devletin Pankisi halkını ikna edemezse bu projeden vazgeçmesi gerektiğini de ekledi.
Pankisi olaylarının üzerinde Rusya eli arayan ve/veya radikalleri suçlayan bazı iddiaların da olduğunu ve bu iddiaların tutarlılığını sordum arkadaşıma. Oo da böyle iddiaların asılsız olduğunu söyledi. “Bunlar provokatif söylemler” diyerek devam eden arkadaşım, söz konusu olayın arkasında, halkın doğaya verilecek zararı önleme çabasından başka sebepler arayanların da provokatör olduğunu ekledi.
Bugün Pankisi Vadisi’nde bir sorun olmadığını, orada HES şantiyesini koruma amaçlı az sayıda polislerin olduğunu söyleyen arkadaşım, “o polislerin yemeklerini de köy insanı hazırlıyor” dedi. Sorunun çözümü için de bir çok yolun açık olduğunu vurgulayan arkadaşım, devletin hangi yolu seçeceğini tahmin etmenink mümkün olmadığını ve bekleyerek izlemek gerektiğini ekledi.
Gürcistan’da Pankisi vadisinde yaşayan Çeçenler ile devlet arasında yaşanan bu tartışmayı izleyen Çeçenya halkı ve üçüncü ülkelerdeki Çeçen diasporaları, süreci tedirginlikle, yakından takip etti. Söz konusu olayın öncelikle Gürcistan’nın iç meselesi olduğunu da beyan ettiler. Hem Çeçenya’da hem diğer ülkelerde Çeçenlerin önde gelen isimleri, konu üzerinde yaptıkları açıklamayla, Gürcistan’nın demokrasisine güvendiklerini beyan ettiler. Olayın etnik veya dini mesele olmadığını, tamamen devletin enerji güvenliği ile alakalı olduğunun bilincinde olduklarını beyan ederek, devleti, enerji güvenliği konusunda adımlar atarken, halkın isteklerini de dikkate alarak davranmaya davet ettiler.
Pankisi Vadisi belli bir süre Kuzey Kafkasya’da devam eden direniş ile anılmıştı. Çeçenya’da devam eden savaştan kaçarak buraya sığınan Çeçen mültecilere kucak açan Pankisi Vadisi ve halkı, siyasi nedenlerden dolayı radikallikle de suçlanmıştı. Suriye savaşı patlak verdiğinde ise bütün dünyadan olduğu gibi buradan da Suriye’ye giden isimler olunca, bu suçlamalar belli bir zemin kazanmıştı. Fakat son beş yıl içerisinde siyasi gündemden çıkmış, Gürcistan hükümetinin desteği ile turizme hızla açılan ve yatırımlar yapılan Pankisi Vadisi böyle tatsız bir olaya şahit oldu.
Fakat bu olay tamamen ekonomik nedenlerden meydana geldi. Halk, hem ekonomik çıkarlarını, hem de doğayı korumak için muhalefet etti ve muhalefet ederken de geri adım atmadı. Fransa’da uzun dönem devam eden sarı yelek olaylarıyla eşdeğer bir protesto var ortada.
Fakat belli bir kesim bilinçsiz siyasetçiler de, yaptıkları hataları Pankisi halkına çamur atarak, radikalcilikle suçlayarak örtmeye çalışıyor fakat anlaşıldığı gibi bu çabaları da boşa çıktı.
Saslanbek İsaev – Tek Adam Haber Ajansı