ABD’nin Korkulu Rüyası S-400
Türkiye’nin S-400 alma isteği ve buna karşı çıkan ABD, medyanın gündeminde kalıcı bir yer almış bulunuyor. S-400 alınmasın diye kırk takla atan ABD yönetimi, Türkiye’ye her türlü baskı uygulamaya çalışıyor hatta açık açık tehdit etmelere kadar varmış bulunuyor. S-400 ABD için niye önemli ve ABD neyi amaçlıyor?
İlk başta S-400 (Triumf) nasıl bir sistem anlamak gerekiyor.
S-400 (Triumf) hava savunma sistemi radar ve füze rampalarından oluşan, çoklu hedef takip ve imha imkanı olan bir hava savunma sistemidir. Söz konusu sistem, geniş hava savunma sistemine entegre olabildiği gibi, tek başına belli bir alanın hava sahasını korumak için de kullanılabilen bir sistemdir.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz bilgilere göre S-400 aslında radar sistemin güçlü olduğu, çoklu hedefleri takip eden ve yüksek/düşük irtifada hedef takip ve imha kabiliyeti olan bir sistem. Ulusal radar sistemle entegreli veya otonom olarak da kullanılabilen bir sistem olan S-400’ler kurulduğu bölgenin bir nevi şemsiyesi görevini yapar. Buraya kadar bir sorun yok fakat bu sistemlerin dost/düşman tanıma sistemleri var; asıl sorun olan da bu düşman tespitini sağlayan kodlar.
ABD/NATO ve Türkiye’nin, aynı dost/düşman tanıma sistemlerine sahip olması gerekiyor. Bu kodlama sisteminin nasıl çalıştığını bilmediğim için tahmin yürütebilirim. Kodlama sisteminde her ülkenin hava araçları tanımını sağlayan kod vardır ve bu kodun içerisinde ülkelere ait bir rakam veya harfli tanım vardır. Türkiye genel olarak TR olarak geçer bu tarz kod sistemlerinde. Hava savunma sistemin radarında hava araçları belirlendikten sonra, yazılım bu araçların kime ait ve dost veya düşman tespitini yapar. Tespit sonrası hangi araç hedef hangisi değil tespiti radar başında veya hava savunma sistemleri kullanan personel yapar. Yani S-400’e bu hedef tespit kodları yüklenir veya yüklenilmesi mümkün değilse Türkiye S-400 uygun olarak bu kodlamasını sıfırdan yazacak. Tabi bu durumda Türk uçakları dost, diğer hava unsurları ise düşman olarak belirlenecek. Yine de hangi hedefin imha edileceği kararını, sistemi kullanan personel belirler.
Derin askeri bilgiye sahip olmadan açık kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilere göre aslında S-400 bir STİNGER füzesinden farklı amaç için üretilmemiş. STİNGER omuz üstü bir füze sistemi, S-400 ise çok daha büyük ebatlara sahip radar ve fırlatma rampadan oluşan bir sistem. Bu sistemi 3-4 kişilik ekip kullanır, STİNGER’in radarı bir hedef tespit eder; S-400 ise bir sürü hedef tespit eder fakat, her ikisinde de hedefi imha kararı personele aittir ve tetiği personel çeker.
STİNGER sistemi Türkiye’de varken S-400 benzeri sistemi bugüne kadar Türkiye’ye getirilmiş olsa da Türkiye’ye satılmamış. Türkiye’ye getirilen PATRİOT sistemleri de hep yabancı personel tarafından kullanılmış. Yani STİNGER tetiği Türklere teslim edilirken, daha büyük ve daha etkili hava savunma sisteminin tetiği Türkiye’ye teslim edilmemiş. Türkiye’nin geliştirdiği ve STİNGER’i entegre ettiği hava savunma sistemleri var, bu sistemler Cumhurbaşkanlık konvoyunda da kullanılıyor. Zırhlı personel taşıyıcıların üzerinde modüler olarak monte edilen bu sistemler aslında Türk Savunma sanayinin geliştirdiği minik S-400/PATRİOT sistemleri dir. Yerli ve milli savunma sanayi hedefi olan Türkiye, satın aldığı bütün silahları modifiye ediyor ve Türkiye’de üretme çabasında ki bu konuda hayli başarılı.
Türkiye S-400 sistemleri de Türkiye’de üretme hedefine sahip. Böylece Türkiye hem rampadan fırlatma füze teknolojisine sahip olacak, hem de gelişmiş radar sistemine. Ayrıca F-35 uçaklarının teknolojisine sahip olan Türkiye’nin üreteceği hava savunma sistemleri, 5. nesil hava harp uçaklara karşı etkili olacak. Bu durumda Türkiye teknolojik açıdan NATO orduların içerisinde ilk üç ordudan bir tanesi olacak. Kara gücü ile NATO’nun en büyük ikinci ordusu olan Türkiye, yerli teknoloji ve modern hava savunma sistemleri ile ABD ordusuyla yarışır hale gelir.
S-400 savunma sistemi, bir hava savunma sistemi dir. Türkiye’ye saldırı planı taşımayan hiç bir devlete tehlike arz etmez. Hatta askeri açıdan bölgede denge sağlanmış olacak. Özellikle ABD’nin İran’a karşı kurduğu hava savunma sistemi bir taraftan güçlenmiş olacak çünkü Türkiye ABD’nin müttefiki bir NATO ülkesi. Yani anlayacağınız aslında S-400 alımından rahatsız olacak olan ABD/NATO değil Rusya ve İran olmalı idi. Fakat durum tam tersini göstermekte.
ABD’nin bu tavrı bende tek düşünce oluşmasına sebep oluyor: ABD, Türkiye’ye karşı muhtemel hava harekatı düşünüyor olmalı ki en güçlü müttefikin hava sahasını kontrol etmek için bu kadar çabalıyor. Irak, Libya, Suriye ve bugünlerde Venezuela’ya yapılan baskıları göz önünde bulundurduğumuzda, ABD’nin niyetinin temiz olmadığının fikri bende netlik kazanıyor. 15 Temmuz gecesi sahada kaybeden FETÖ, yağmur gibi bomba yağdırmıştı. Bu olayları değerlendirerek, ABD’de bir gücün Türkiye’ye karşı her türlü müdahale planları taşıdığının düşüncesi yine netlik kazanıyor ve ben PYD/YPG’ye destek veren bir ülkenin bunu yapmayacağına artık inanmıyorum.
Türkiye sadece S-400 ile kalmamalı. Bence, tam aksine yurt dışından alabileceği her türlü teknoloji ile hızla kendi bünyesinde yerli ve milli hava savunma sistemleri geliştirmeli. Bunun için ödeyeceği her türlü fatura Çanakkale’de verdiği mücadeleye eş değer sayılır.