Rusya ve Türkiye Arasında Güven Meselesi
Güven… Devletler arası güven olur mu? Bence olmaz ama Türkiye’de TV programlarına çıkıp uluslararası ilişkileri yorumlayan uzmanlardan sıkça, “güvenilir mi?” sorusunu duymak mümkün oluyor.
Özellikle Rusya ve Türkiye ilişkileri değerlendirmesi yapan uzmanlar, Rusya’ya olan güven hakkında konuşur ve Rusya’ya güvenmediklerini söylerler.
Bence haklılar. Rusya’ya güvenilmez.
Neden mi?
Güvenilmez çünkü Rusya kendi çıkarları söz konusu olunca Türkiye’nin çıkarlarını göz ardı edecektir. Bu gayet normal bir durum; Türkiye’de aynısını yapar. Hatta her iki ülke hala dost değil; düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışı ile hareket ediyor. Her iki ülke ulusal çıkarlarına göre davranmakta ve ikili ilişkiler, pazar alışverişine benzeyen bir temelde devam etmekte. Bu da şu anlama gelir: Sabah para, akşam mal. Tarih boyunca hep karşılıklı savaşmış iki ülke arasında bugün var olan seviyede ilişkilerin olmasının bile şaşırtıcı olduğunu altını çizmek lazım. Çünkü her iki ülkeyi yöneten bürokrasiyle, halkıyla, askerleriyle herkeste karşılıklı güvensizlik ve nefret olan iki ülkenin ilişkilerin karşılıklı silah satacak seviye de olması gerçekten şaşırtıcı.
Rusya’da Türkler hakkında söylenen çok ata söz var ama bu ata sözlerin hiç biri Türkler hakkında olumlu içerikli değil, aynısı Türk ata sözleri için de söylenir. Her iki devletin imparatorluk geçmişinden bugüne derin propaganda savaşın merası olan genetik düşmanlık var. Her iki devlet elinden geleni arkasına koymamış. Bölgede karşılıklı kullanabileceği ne kadar güç varsa kullanılmış, ayrılıkçılar desteklenmiş ve devleti içeriden zayıflatacak imkanlar kullanılmış. Bugün Rusya’da Ortadoğu üzerine çalışmaları yürüten TİNK TANK seviyeli enstitülerin başlarında Ermeni, Yahudi veya Rum asıllı şahısların olması bu karşılıklı güvensizliği daha da tetiklemekte. Rusya sıcak denizlere inmek için, İstanbul’u yeniden Kostantîniyye yapmak için hayal beslerken Türkiye Rusya’nın işgal ettiği Türk ve Müslüman kavimleri kurtarmak için hayalleri beslemiştir.
Her iki devlet BATI’yı düşman değil müttefik olarak bilmiş hatta AB’nın parçası olmak için son 25 sene strateji geliştirmiştir. Eğer kolektif BATI her iki devlete de demokrasi adıyla Suriye hançeri saplamasaydı bugün bu devletler BATI’nın diğerini bitirmekte en iyi yardımcısı olacaktı. BATI’nın hataları bu iki devleti yakınlaştırdı ve her iki devlet halen BATI ila pazarlığını yaparken elini güçlendirmek için bu ilişkileri güçlü tutuyor. Rusya ve Türkiye ilişkilerin güvenilir olmadığını göstergesi bu iki devletin uzun vadeli stratejik bir planın olmaması dır. Her iki devlet 25 sene başlamış BAVUL ticareti mantığıyla kurulmuş ilişkileri devam ettirmekte. Bu alış verişin sonu ise üçüncü tarafın daha iyi teklif vermesiyle gelecek, fakat burada üçüncü taraf olan kolektif BATI’nın her iki tarafı da iflas ettirme çabası bu BAVUL ittifakın devam etmesine neden oluyor.
Saslanbek İSAEV
saslanbekisaev.com