Kumuklar ve Tenglik Hareketi
Kumuklar çözüm yolunu mutlaka bulacak ve kendi haklarını koruyarak Türk dünyası ile birleşeceklerdir.
KUMUKLAR en eski Türk halklarındandır. Hazar Denizinin kıyısında düzenli yerleşim yerlerinde eski Türk boyları olan Kangarlar, Kamlar, Kumanlar, Ağaçeriler, Kıpçaklar ve Kumuklar, birlikte yaşamışlardır. Kumuklar büyük Deşt-i Kıpçak kolundandır.
Büyük Hazar Hakanlığı 7. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Kumukların şimdiki topraklarında yaşamış ve onun başkenti Semendere’de, şimdiki adıyla Mahaçkala topraklarında hüküm sürmüşlerdir. Hazar Hakanlığı dağıldıktan sonra yeni ve güçlü Kumukşamhallığı (hanlığı) kuruldu. Hanlığın bünyesinde Darginler, Laklar, Agullar, Lezgilerin bir kısmı, Avarlar ve başka halklar yer aldılar. Bu hanlık, bünyesinde bulunan halkların etnik yapılarına ve toprak bütünlüğüne müdahalede bulunmadı. Bu yaklaşımlarından dolayı Kafkasya’da güçlü ve etkili bir duruma geldiler. Şamhalların Kafkasya’daki etkilerini anlayan Rusya onlarla iyi ilişkiler kurmak istedi. Kumuk topraklarında batıyı ve doğuyu birleştiren önemli yollar vardı. Tarihî önemi olan İpek Yolu da bu toprakardan geçiyordu. Kumuk halkının kalkınmasında bu yollar çok önemli bir yere sahipti.
Kumuk dili uzun süre Lingua Franka olarak adlandırıldı. Kumuk Türklerinin kullandığı dilden anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri çok uygardı. Büyük Fransız yazarı Aleksandr Dumas, Dağıstan’da bulunduğu sırada “Avrupa’da Fransızca ne kadar önemli bir dilse, Kumuk dili de Asya’da o denli öneme sahip bir dildir” diyerek Kumuk dili hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir. Kumuk dili Kafkasya’da ortak konuşma diliydi. Astrahan, Tiflis, Noçerkask, Stavrapol, Mozdok, Georiygevsk, Kizler şehirlerinde Kumuk dili eğitim dili olarak kabul edilmişti. Kumuk dilini bilen ve kullanan insanlar bilgili insan sayılıyordu. Kumuk dili Dağıstan’da resmî devlet dili olarak uzun süre geçerli oldu.
Komünist rejim döneminde Türk halkları üzerinde yavaş yavaş büyük baskı uygulandı. Türk halklarını parçalamak için önce onları başka başka yerlere dağıttılar ve bu halkların arasına başka kavimleri yerleştirdiler. Bu yolla Kumuk Türkleri dağıtıldığı için Kuzey Osetya, Balkarya ve Karaçay’da yaşayan Kumuk Türkleri birbirlerinden ve köklerinden uzaklaştılar. Günümüzde 400.000 bin nüfusa sahip Kumuk Türklerinin 300.000’i Hazar kıyısında yaşamaktadır.
Komünist rejim döneminde Türk halklarını baskı altında tutma politikası, Rusların resmî politikasıydı. Kumukları Pan-Türkist olarak damgalıyor, tanıtıyor ve bu yolla diğer Müslüman halkları onların üzerine kışkırtıyorlardı. Bunun amacı Kumuk Türklerini sindirmek ve yok etmekti. Saf ve temiz kalpli Kumuk Türklerini kendi amaçları için kullandılar.
Bir milletin dilini yok etmenin, o milleti yok etmek demek olduğunu bilen Rusya bütün hücumlarını bu yola kanalize etti. Dil üzerinde tahribat yaptı. Kumuk halkını kullandıkları dilin onları geri bıraktırdığına inandırmaya çalıştılar ve Rus dilini benimseterek kullandırttılar. Kumuk dilini eğitim dili olmaktan çıkarıp bütün eğitim kurumlarında konuşma ve eğitim dili olarak Rusça’yı yerleştirdiler. Kumuk diline Rusça kelimeler empoze ettiler. Komünist sistem, Rus dilinin Kumuk dilinden üstün olduğunun sürekli propagandasını yaptı.
Kumukların yaşadıkları yerlere toplu hâlde Kumuk dilini bilmeyen halkları yerleştirdiler ve bu yolla Kumukları Rusça konuşmaya mecbur ettiler. Bunu yapmalarının amacı Kumuk dilini yok etmekti. Kumukların kullandığı Lâtin alfabesini değiştirerek kolay olmayan ve kısır bir alfabe olan Kiril alfabesini kabul ettirdiler. Okullarda kullanılan Arap alfabesini de yasak ettiler. Arap alfabesini yasak etmelerinin sebebi Arabistan’da, Türkiye’de ve Avrupa’da bulunan arşivlerdeki yazılı materyallerin Arap alfabesiyle yazılmış olmasıydı. Bu alfabeyi yasak ederek Kumukları Türk dünyasına ait tarihî, içtimaî, sanatsal ve kültürel bağlardan koparmak ve uzaklaştırmak istiyorlardı. Hattâ hiçbir zaman Kumukların yazılı tarihlerinin olmadığını savundular. Okulların eğitim programlarında Kumukların ataları olan (Kıpçak ve Hazarların) tarihte hiçbir şey yapmadıkları propagandasıyla Kumukların küçük bir millet olduğu işlendi, hattâ çocukların onlardan utanç duymaları ve Rusya’yı yüceltmeleri yönünde tertipler düzenlendi. Dahi, yani üstün zekâya sahip Türk şahıslarını başka milletlerdenmiş gibi gösterdiler. Büyük komutan Kutuzov ve Turgenyev gibi Kumuk Şamhallarının büyük insanlarını kendilerine mâl ettiler. Kafkasya’da meşhur Kumuk Emirhan’ın torunu, Kafkasya’nın gururu Şeyh Şâmil’i ise Avar milletindenmiş gibi gösterdiler. Efsanevî kahraman Kafkas kartalı Şeyh Şâmil’i Şeyh Şâmil yapan Kumuklar ve Çeçenlerdi. Çünkü ordunun temelini onlar oluşturuyordu.
Öbür taraftan da Dağıstan’ın bütün şehirleri, özellikle Kumuk toprakları Rusya tarafındaki koloni hâline getirildi. Bu süreçte, Kumuk dilinde Anjikala, Rus dilinde Mahaçkala, Kumuk dilinde Demirhan-Şura Rusçası Buynaks olan şehir isimleri değiştirilmiştir. İzberbaş, Kaspiysk, Kızılyurt, Hasavyurt şehirlerinin isimleri değişmemiştir. Komünistler dağda yaşayan Lak, Avar, Dargi dağlılarını Kumuk topraklarına yerleştirdiler. Bu durum yerleri ve yurtları olmayan dağlıların işine geliyordu. Kumuklar sonradan gelen bu insanlarla Rusça konuşmak zorundaydılar. Çünkü onlar Rusçadan başka bir dil bilmiyorlardı. Baskıyla kurulan komünist rejim onların bu bölgeye yerleşmesine ve Kumukların bu duruma karşı çıkmalarına engel teşkil ediyordu. Toplu hâlde Kumuk topraklarına yerleşen insanlar orada daha fazla nüfusa sahip oldular ve Kumuklar kendi topraklarında söz sahibi olamaz duruma geldiler. Kumuk topraklarında % 60 olan Kumuk oranı % 23’e düştü. Sadece Kumukların yaşadığı bir yerleşim birimi kalmamış, her bölge karışık bir yapıya büründürülmüştü. Bu yolla Kumukların kaderlerini tayin etme hakkını başkalarının eline verdiler. Sonradan Kumuk topraklarına gelenlere ayrıcalıklar tanınıyordu. Şöyle ki, iyi topraklar onlara veriliyordu, yüksek okullara onlar alınıyor, işe alınmada onlara öncelik tanınıyor, ekonomik ve malî konularda onlara yardım ediliyor, Kumuklar yavaş yavaş idarî mevkilerinden alınarak onların yerlerine rejimin istediklerini körü körüne yapan insanlar yerleştiriliyordu.
“Dağıstan’daki herşey ortaktır” sloganıyla Kumukların medeniyeti, sanatı, dansları, müzikleri, millî kıyafetleri, toprakları ve denizlerini yani onların sahip olduğu herşeyi ellerinden aldılar.
Avar, Dargin, Lak, Lezgi ve başka halkların toprak sınırları net olarak belliydi ve onların bölgelerine başka hiçbir halk alınmadığı gibi onların toprak talebi de olmadı. Bütün Dağıstan’daki her mesele (toprak, emlâk, vergi vs.) ve bunların faturaları Kumukların aleyhine kesiliyordu.
Kumuklardaki din inancı çok köklü ve güçlüydü. Kumukların ilâhî inancının derin kökleri vardır. Dünyanın görünen kısmının (yeri ve göğü) idare eden bir kudret ve kuvvet vardı. Kumukların bu Tengri inancı M.Ö. 300 yıllarına dayanıyordu. Bu inanç özelliği sadece Kumuklara değil, Asya ve Avrupa’da yaşayan bütün Türklere ait bir özelliktir. Tengri inancının en güçlü olduğu dönem Hazar Hakanlığının hüküm sürdüğü döneme rastlar. Kumuklar 9. yüzyıldan itibaren İslâm dinine girdiler ve bu dini benimsediler.
Komünist rejim döneminde İslâmiyet yasaktı. İnançlı insanlara eziyet ediliyor. Kur’anlar yakılıyor ve camiler yıkılıyordu. Buna rağmen Kumuklar inançlarını korumaya devam ettiler. Hiçbir şeyden korkmadan camileri, mescitleri yeniden inşaa ettiler. 1940 yıllarında Hasavyurt şehrinde ilk camiyi Dağıstan’ın İşarti köyünden yetişen Kumuk imamı Hayrettin Nurettinoğlu ibadete açtı. Ancak 1952’de bilinmeyen adamlar tarafından öldürüldü. Rejim önce inançlı insanları, sonra da yüksek din adamlarını görevden aldı. Sistem, kendi adamlarını yüksek din okullarına göndererek İslâmiyeti kendi amaçları doğrultusunda kullanabilmek için o adamları Kumuklara büyük din adamları gibi göstermiş, onlar da İslâmiyeti zararlı bir din gibi tanıtarak Kumukları İslâmiyetten uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Bu faaliyet hâlen yürütülmektedir.
Dağıstan’ın nüfusu 2.5 milyon civarındadır. Bu rakamın içinde 500 binden fazla Avar, 300 bin Kumuk, 280 bin Lezgin, 110 bin Lak, 80 bin Nogay, 100 bin Tabasaran, 100 bin Azerî ve başka halklar bulunmaktadır.
Dağıstan’da önemli bir nüfusa sahip olan Kumukları sosyal, kültürel ve siyasî mânâda temsil eden beş parti ve halk hareketi mevcuttur. Bunlar:
1- Kumuk Halk Hareketi “Tenglik”,
2- Kumuk Millî Meclisi,
3- Kumuk Hareketi “Vatanım”,
4- Kumuk Komitesi “Anji”,
5- Parti “Tüzlük”.
Yukarıda bahsedilen ve Sovyetler Birliği’nin dağılmaya yüz tuttuğu, baskıların en yoğun olduğu böylesine güç bir durumda 1989 yılında Kumuk Türklerinin içinden “Kumuk Halk Hareketi-Tenglik (Denklik=Eşitllik)” adıyla bir hareket ortaya çıktı. Bu hareket Kuzey Kafkasya’da, Rusya’nın dağılma döneminde ve halk içerisinden çıkan bir harekettir.
Tenglik Hareketi programında; toplumun tümünü ilgilendiren organizasyonlar ve demokratik mücadele çerçevesinde sosyal adaletin tesisi, halkın uyandırılması, Kumuk halkının politik ve ekonomik kaderini yine Kumuk halkının kendisinin tayin etmesi ve bu mücadelenin başka halklara da örnek olması temel amaç olarak alınmıştır.
“Tenglik” hareketi aşağıda sayılan Kumuk halkının hukukî ve siyasî haklarını savunmaktadır;
– Kumuk halkının bağımsızlığı,
– Türklük ve Müslümanlık şuurunun korunması ve geliştirilmesi,
– Millî okullar (eğitimin birleştirilmesi) millî tarihin ve millî kültürün korunması ve geliştirilmesi,
– Halkın kullandığı dil, gelenek ve göreneklerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak,
– Tabiî kaynakların kullanım hakkının bölgede yaşayan insanlara ait olması,
– Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için çalışmalar yapmak dil birliği, kültür birliğini tesis etmiş devlet ve milletlerle iyi ilişkiler kurmak,
– Dağıstan’da bulunan halkların arasında birliğin kurulması ve halkların kendi gelenek ve görereklerinin korunmasının sağlanması,
– Kumuk Halk Hareketi “Tenglik”in amacı; Dağıstan’da bulunan Kumuklara ait il, ilçe gibi yerleşim birimlerini idare etmek, St. Petersburg, Kuzey Osetya, Çeçenya, Sibirya’da yaşayan Kumuk Türklerinin de idaresi, yönetime katılmasıdır.
Şu anda Tenglik Hareketi liderliğini yürütmekte olan Prof. Dr. Salav Aliyev; ilmî, filolojik, monografik araştırmalarda bulunmuş ve bu konularda eserleri bulunan değerli bir bilim adamıdır. Kumuk Millî Meclisinin başkanlığı görevini de yürütmektedir. Dağıstan Hakları Kongre Başkanlığı görevi de ona aittir.
Kumuk Halk Harekâtı “Tenglik” uluslararası birçok kuruluşa üyedir: Temsil Olunmayan Hakların oluşturduğu organizasyona, Türk Halkları Birliği (Asamblesi)’ne, Kuzey Kafkas Hakları Birliğine, uluslararası barışı destekleyen “Kafkasya Barış Tenglik Harekâtı” defalarca devlet bürokratları tarafından cezalandırılmış, (KGB) türlü provakasyonlarla halkı Tenglik harekâtına karşı kışkırtmıştır. Aktif olan Kumukları pasivize etmişlerdir. Başka halkları Kumuklara karşı kışkırtmaya çalışmışlardır.
Rejim, Tenglik adına resmî kanallara gönderilen yazışma ve mektupları başka yerlere göndererek karışıklık yaratmış ve bazı bilgi ve yazışmaları da Tenglik’ten başka yerlere göndererek, Tenglik’in Türk dünyasıyla irtibat ve ilişkisini kesmiştir.
Bütün bunlara rağmen “Tenglik Harekâtı” genel prensiplerinden uzaklaşmadı: Hümanizm, sosyal adalet, dinler ve din adamları arasında iş birliği gibi çok önemli konuları savunan harekât, Dağıstan ve Dağıstan dışında çok büyük taraftar ve çok sayıda müdafî buldu. Tenglik harekâtı gücü yettiği kadar Kumuklara ve başka halklara yardım ediyor.
Tenglik harekâtı Kumuklardan ve başka halklardan olan gençleri Türk ahlâk ve terbiyesiyle yetiştiriyor. Türk okullarında (üniversitelerinde) öğrenim görmeleri için onları hazırlıyor. Türk dünyası ve gelişmeler konusunda doğru ve sağlıklı bilgi akışının sağlanması için çalışıyor.
Kumukların elinden alınan Kumtorkala bölgesinin yeniden kurulması için, Tenglik’in zoruyla Kumukların başından uzaklaştırılmış değerli idareciler, tekrar getirildi. Tenglik harekâtı bunları yaparak sistemi Kumuk halkına saygı duymaya mecbur etti.
Başarılan bütün işler çok büyük sıkıntılarla sağlandı. Şöyle ki: Kumuk kadınları açlık grevi ilân etmiş, onbinlerce Kumuk grev ve mitingler yapmış, Mahaçkale’nin kuzeyinde Hasavyurt şehrinin yakınlarında ve Kumtorkala köyünde (üç ayrı yerleşim yerinde) çadırlar açarak eylemler yapmışlardır. Bu eylemler bütün Kumukların katılımıyla gerçekleşmiştir.
Kumuklar, Rusya’nın Çeçenistan’a olan tecavüzünü mânâsız bularak buna karşı çıkmış, Rusya’nın ordularını derhal geri çekerek meseleyi sulh yoluyla hâlletmesini talep etmiştir. Kumuklar Çeçenlere gücünün yettiği kadar açık açık yardım etmişlerdir.
Tenglik harekâtı Türk birliğinin bir an önce gerçekleşmesi ve Türk dünyasının gelişmesi, güçlenmesi için çalışıyor ve bunu hayatî gayesi sayıyor.
Dağıstan’daki diğer milletlere göre en sıkıntılı millet Kumuklardır. Sadece bir şehrin (Kızılyurt) valisi Kumuktur. O da pratikte hiçbir şeye karar verememektedir. Onun için Kumukların siyasî ve ekonomik durumları çok zordur. Dağlılar, Dağıstan hükûmetinin müzaheretiyle Türkiye ile ilişkilerini geliştirmektedir. Bu yönde gayret eden Kumukları da engellemektedirler. Her vesileyle Türkiye’ye kendi temsilcilerini yollamaktadırlar. Üstelik gönderdikleri kişiler, Türkiye’de sergiledikleri Kumuk medeniyetini kendilerininmiş gibi göstermektedirler. Dağıstan’da Kumuklara ekonomik gelişme imkânı verilmemektedir. Bugün Kumuklar kardeş halklardan, hiçbir yerden yardım bulamamaktadırlar. Kardeş halkların ve Türkiye’nin cüzî yardımları ile Kumukların kendi imkânlarını da devreye sokarak ekonomik gelişmelerini gerçekleştirmeleri mümkündür. Tabiî kendi menfaatleri için uluslararası ilişkilerle uğraşan Kumuklar mevcuttur. Ancak bunlar yardımları Kumuk halkı adına kullanmalarına rağmen halkın ışığını, ümidini ve heyecanını söndürmektedir. Bugün Dağıstan’da siyasî alanda Kumuklar içinde ve dışında çeşitli arayışlar mevcuttur. Bunlar birbirine yakın halkların birleşerek güçlendirilmesi ve temel haklara kavuşması gayesini gütmektedir. Meselâ Hasavyurt Kumuk şehri olmasına, nüfusun çoğunun Kumuk ve Çeçenlerden oluşmasına rağmen bu şehrin valiliğine bir Avar getirilmiştir. Bunun için 1997 Nisan ayında Hasavyurt şehrinde Kumukların ve Dağıstan Çeçenlerinin Birleşik Olağanüstü Kongresi oldu. Bu kongrede Birleşik Kumuklar ve Çeçen Komitesi kuruldu. Daha sonra, 1998 Haziran ayında, Hasavyurt’ta Kumuk, Çeçen, Nogay ve Terek-Kazak Birleşik Kongresi yapıldı. Bu kongrede Dağıstan hükûmetinden üç ay içinde kongre kararlarının yerine getirilmesi istendi. Aksi hâlde kendi haklarını aramak üzere Bağımsız Cumhuriyet kurma hakkını kendisinde göreceğini bildirdi. Bu kongrede de Kumuk, Çeçen, Nogay ve Terek-Kazak kurulu kuruldu. Ancak Dağıstan hükûmeti elde ettiği bazı Kumuklar vasıtasıyla bu kurulun çalışmalarını engellemiştir. Çünkü Kumuk ve Çeçenlerin birleşmeleri onları korkutmaktadır. Bu çalışmalardan sonra Kumuklara daha fazla baskı yapılmaya başlanmıştır. Meşhur Kumuklar takip edilip öldürülmektedir. Meselâ sadece 1997 yılı Ağustos ayında Dağıstan’da meşhur, bilgili Arap dili âlimi Prof. Dr. Abdurrahim Kandaurov, Süleymanov ailesini (Dağıstan halk şairlerinden Abdulvahap Süleymanov ve Anvar Aciev’in çocuklarını) ve başkalarını gaddarca öldürmüşlerdir.
Hükûmet, Dağıstan siyasetinin hoşnutsuzlarını, muhalifleri korkutmak için muhtelif bahanelerle Dağlıları silâhlandırmaktadır. Kumuklara açıktan “biz nasıl emredersek öyle yaşayacaksınız, bu kesinlikle sizin idarenizle olmayacak” diyorlar.
Kumuklar bu zor durumda dahi kendi kültürlerini geliştirmeye çalışıyorlar. Meselâ İslâm’ı geliştirmeye gayret ediyorlar. Mahaçkale’da açılan cami Rusya’nın en büyük camisi olup buna hizmet etmektedir. Cami Dağıstan’a Türkiye’nin bir hediyesidir. Beş yaşındaki Kumuk kızı Zübeydat bütün dünyayı kendisine hayran bırakmış, Kahire’de uluslararası “Ezberden Kur’an okuma” yarışmasında birincilik almıştır. Bu benzersiz hâdise Dağıstan’da büyük yankı uyandırmıştır. Abdulhalik İsmailov da 1945 yılında (İkinci Dünya Savaşı) Raichtag’a (Berlin-Hitlerin karargâhı) zafer bayrağını dikmişti. Bu olayı siyasî yönden değil de, savaşa katılan birçok milletin içinde böyle bir kahramanın Türk dünyasından çıkmış olması yönüyle değerlendirmek lâzımdır. Ne yazık ki bu gerçek elli yıldan fazla saklanmıştır.
Günümüzde, cumhuriyetteki bütün Kumuklara hitap eden haftalık gazete “Yoldaş” altı Kumuk bölgesinde haftada bir defa çıkan gazeteler, Edebiyat Dergisi “Tang Çolpan” iki ayda bir defa ve çocuk dergisi “Kırgangıç” ayda bir defa Kumukça yayınlanmaktadır.
Kuzey Kafkasya’da Alimpaşa Salavat adındaki Kumuk Müzik-dram tiyatrosu diğer halkların tiyatrolarından önce açılmıştır. Ancak şimdi Kumuk tiyatrosunun kendi binası yoktur.
Radyoda her sabah yarım saat ve her akşam bir saat Kumukça programlar yayınlanmaktadır. Bir ayda bir iki saat kadar Kumukça televizyon yayını yapılmaktadır. Dağıstan’da Türk dili ve lehçeleriyle bağlantılı eğitim ve iletişimi yok etmek istiyorlar. Meselâ TGRT’nin TV yayınına ilk günden itibaren fiilî saldırılar sürdürüldü. Ve neticede iki ay içinde kapatıldı. Bunun için basında önceden aktif bir propaganda yapılmıştır. “Yalnız Türkiye ile bağlantılı tehlikeli saldırı” telkinleri yapılmıştır. Aynı tarihlerde basında İran, Arap ve başka ülkelerin propagandaları yapılmaya devam ediyor, bu ülkeler övülüyordu. Böylece kötülük ancak Türkiye’den gelir anlayışını yerleştirmeye çalışmışlardır.
Ayrıca Dağıstan’dan göç etmek zorunda bırakılmış Kumuklar tarafından kurulan Sibirya’da Tümen bölgesindeki 12-13 Kumuk köyü ile ilgili olarak Dağıstan hükûmeti, bu köyleri Çeçenlerin köyleri imiş gibi gösterme gayretiyle propagandalar yapmaktadır.
Herşeye rağmen Kumuklar bir çözüm yolu bulacak ve kendi haklarını koruyarak Türk dünyasıyla bütünleşeceklerdir.
İnanıyoruz ki; Türk dünyasının birleşmesi ve varlığı dünyanın mutluluğuna, bütün dünyada adeletin, huzurun sağlanmasına ve iyiliğin hâkim olmasına vesile olacaktır.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Şapi NURİDİNOV (Kumuk Halk Harekâtı “Tenglik Birliği”nin Bşk.Yrd.)
DİPNOTLARI
(1) “Toplayan, Şahsenem Caferkızı” M. Abdurrahmanlı, F. Hubanlı, H. İlyas “İnanç ve İtikatlar” Karaçöp, Bakü, 1996, Sh. 245.
(2) “Toplayan: Zöhre Hasankızı” M. Abdurrahmanlı, F. Hubanlı, H. İlyas “Alkışlar-Gargışlar” Karaçöp, Bakü, 1996, Sh. 246.
(3) “Toplayan: Tukeziban Erdefilkızı” M. Abdurrahmanlı, F. Hubanlı, H. İlyas, Karaçöp, Bakü, 1996.
KAYNAK: Orkun Dergisi – kavgamiz.com