Şeyh Şamil’in Son Varisi Mehmet Said Şamil

ŞEYH ŞAMİL’İN TÜRKİYE’DEKİ SON VARİSİ MEHMET SAİD ŞAMİL

Dünyanın değişik ülkelerine dağılan Şamil İmam’ın ailesinin talihi, onların en son neslinin eski ve şimdiki hayatları hakkında çok az bilgi dışında bilinmez Dağıstan da. Günümüzde bile on sene önce, Sovyet Hükümeti zamanında onların hepsi Kafkasya’nın ve Dağıstan’ın düşmanı, ihanetçisi olarak sayılıyorlardı. Yurt dışındaki ülkelerde yaşayan Şamil İmam’ın sonraki nesli hakkında doğru güvenilir bilgiler yoktu burada. Buna bir misal olarak Muhammed Said Şamil’in kaderi de bilinmiyordu.

Sovyet Hükümetlerin zamanında politik değerler, alimleri çalışanların yazarların eserlerinde de ona atılmamış iftira, yakıştırılmamış ayıp, ona edilmemiş beddua kalmadı. “hain”,”..” “tüccar” “İngiliz-Türk ajanı” ve onun gibi yakıştırmalar. “İtilafların Dağıstan dağlarına attığı yumurtadan çıkan İmam Şamil’in oğlu
diye saydıkları, adı Said Bey olan, hiç bir şey bilmeyen genç. O …… idi Dağıstan karşı devrimcileri için. (Xhotsotsa Najmudinitsa-A.Murtazaaliev) kendi aksiyonunun liderliğinde”(1) Bu iftiralar şimdide karşımıza çıkar gazetelerde dergilerde çıkan bazı makalelerde.

Amma gerçekte öyle biri değildi Muhammed Said. O her zaman gölgesini atmadı, silsileli kabilesinin atalarımızın işlerini ve isimlerini. Muhammed Said çok iyi bilirdi kendisinin kim olduğunu kimin neslinden olduğunu. Bu yüzden hayatı boyunca çok düşünerek hareket etti, her şeyin tün yönleriyle hesap etti. “Vücut tipide çok benziyordu kendi büyük babasına (Şamil). Kadirli, neşeli, kibri olmayan biriydi herkes tarafından sevilirdi ve herkeste ona hürmet ederdi. Olgun fikirli, etkileyici kalemiyle Said Şamil o zamanlarda akil tarihçi idi” (2). Dağıstan’ı çok severdi, onu kurtarmak, özgürleştirmeyi kendi atalarının anladığı, gördüğü gibi anlar ve görürdü ve bu murat için mücadele etti ömrü boyunca.

Muhammed-Said 1901 yılında Medine şehrinde, İmam Şamil’in en küçük oğlu MuhammedKamil ile Çerkes Najibat’in ailesinde doğdu. Muhammed-Said ten başka onların kızları da vardı: Najabat (1899-1983), Najiya (1916 – 1983) ve küçük yaşta vefat eden Jamaludin. Osmanlı imparatorluğu yıkıldıktan sonra Muhammed Kamil’in ailesi İstanbul’a göç etti. Muhammed-Said burada Galatasaray Lisesi’ni bitirdi.

Muhammed Said’in çocukluğu ve buluğ çağı Türkiye’nin ve Kuzey Kafkasya’nın tarihindeki önemli değişiklerin olduğu zamanlarda geçti. 1914’te başlayan ilk dünya savaşı, bunun etkisiyle Rusya’da gerçekleşen inkılâp ve başlayan iç savaş ile Kafkasya’daki büyük olaylar. Bu olaylar arasında 11 Mayıs 1918’de Kuzey Kafkasya’daki halklar, Rusya’dan kurtulan Bağımsız Dağlılar Cumhuriyeti’nin ilanı. Ama Dağıstan’da da Kafkasya’nın başka yerlerinde de başlayan iç savaş yeni devletin başları: Hotsolu Najmudin, Uzun Hacı, Kaytmaz Alihan ve diğerleri. Düşmanlara karşı öncelikle General Denikin’in liderliğindeki Beyaz askerlere ve Bolşeviklere karşı mücadele başladı. Bu mücadelenin ideolojik temeli İslam, amacı ise vatanın kurtuluşu ve özgürlüğü korumak ve güçlendirmekti.

Kuzey Kafkasya’da ve Dağıstan’da bağımsız olmak için yapılan savaş ve savaşın ideolojisi, öncekilerin anıldığı gibi İmam Şamil’in yaptığı savaşın; Gazavat’in yeni yüzü (hali) idi. Bu sebeple Uzun Hacı’nın aklında İmam Şamil’in son varisi en küçük oğlu Muhammed-Kamil’i Dağıstan’a çağırıp Gazavat’ın başına geçirmek vardı.

11 Mayıs 1920 de Vedeno’nın yanındaki Kayşiyurt Köyü’nde Uzun Hacı’nın çağırdığı kişilerden oluşan büyük bir meclis toplandı. Onların arzusu vatanda mevcut durum üzerine halkın görüşlerini ilan etmek ve bu görüşler doğrultusunda Bolşeviklere karşı mücadele yürütmek. Bu Uzun Hacı’nın ölümcül hastalığının zamanına denk gelmişti, ölümün kışında bulunduğu zamanda. Bu yüzden meclise katılamadı. Kendi düşünce ve arzularını Şeyh ilan etti meclise yazdığı mektupla. Mektupta gazavatı terk edilmemesi, Milli hareketin güçlendirilmesini tavsiye etmiş ve kendisi öldükten sonra hareketin liderinin Türkiye’de olan İmam Şamil’in son oğlu Muhammed Kamil olmaso lazım geldiğini, onun etrafında toplanmak gerektiğini söylemiştir.

Meclise katılanlar Uzun Hacı’nın fikirlerini kabul ettiler. Muhammed-Kamil’i Türkiye’den çağırmak üzere göndermek için bir grupta oluşturuldu. O gelene kadar onun vekili İnho’lu Derviş Muhammed-Hacı olduğu bildirildi. Meclis toplandığı sırada Muhammed-Kamil Suriye’de idi. Kendisine haber ulaşınca, İstanbul’a döndü ve öğrendi ki Kuzey Kafkasya’nın da, Azerbaycan’ın da Kızıl Ordu’nun eline geçtiğini. Dağıstan’da ki durumu öğrenip ve kendisinin hasta ve yaşlanmış olduğunu böyle büyük ve değerli üzerine alması yerine bu sebepleri ileri sürerek kendi yerine Dağıstan’a 19 yaşına girmiş olan tek oğlunu Muhammed-Said’i gönderdi.

Haziran 1920’de Muhammed-Said Şamil Tiflis’e geldi ve Dağlı Cumhuriyeti’nin liderlerine mesaj göndererek Kafkasya’ya ulaştığını bildirdi. O günlerde Dağıstan’dan Türkiye’ye dönmekte olan subay Mustafa Butbay Gürcistan’da karşılaştığı Muhammed-Said hakkında: O zaman Tiflis’e gelmişti Kafkasya’nın kahramanı Şamil’in oğlunun oğlu Said Bey de onun yanındaydı ve Suriye’den İki Çeçen de. Ben Said Bey’le karşılaştığımda kendisinin Dağıstan’a gitmekte olduğunu beyan etti. O dönemde Dağıstan’daki durum çok zordu. Ben inanmıyordum onun dağlarda dağlılar arasında özgürce çalışabileceğine. Neden mi? Dağıstan ve Çeçenistan, Bolşeviklerin kontrolünde olduğundan… Şeyh Şamil hakkında hala unutulmayan kahramanlık efsaneleri, elbette halkın büyük sevgisi ve hürmeti onun çocuklarına da onların çocuklarına da sevgi büyüttü. Şamil’in oğlunun oğlu, Dağlılarda kendilerinin lideri olarak görmek isterlerse şüphesiz, dağlılar yenilecekti onların cesaretli tevekküllerini…(3).

Büyük İmam’ın oğlunun oğlunun Gürcistan’a ulaştığı haberini duyanlar, Dağlılar arasında canlanma ve sevinç uyandırdı. Muhammed-Said’le buluşmak üzere Ağustos ayının sonunda Gürcistan’ın Lagodehi şehrine gitti Hotsotlu Necmettin başında bulunduğu 15 kişiden oluşan dağlı bir birlik. Muhammed-Said de oraya gelecekti buluşmak üzere. Bu buluşmaya  Albay Kaytmaz Alihanov ve birkaç tane subay daha katıldı.(4)

Dağıstan’a hareket etmeden önce Muhammed-Said ile görüştü; Gürcistan hükümetinin lideri ve o zamanın Tiflis’te bulunan Fransız şavaş delegasyonun başı Albay Kokgun ile de. O bilmek istiyordu onların ne derecede ve ne kadar yardımın olacağını Dağlılar Cumhuriyetine. Muhammed Said, umut verici cevaplar aldı Albay Koki* tarafından. Onlara bildirilen askeri hükümler dağ yolarından Dağıstan’a ulaştırmaktı ve bu iş için ise Çeçen görevlendirildi; Albay Murtazaali Kuriev ile Albay Muhammed Handiev ve Makail Piralov.(5)

Baba vatanında Muhammed-Said gittiği her yerde, İmam Şamil’in zamanından kalan bayrakları ellerine alıp, halk ona coşkulu karşılama yapıyorlardı. Bolşeviklerin karşısında olanların sembolü halindeki kişi görüyorlardı İmam Şamil’in oğlu Said-Beyi. Kaçbinlerce kişini katıldığı buluşmalar, gerçek savaşa dönüşmüştü.(6)

1920 ekim ayında 19 yaşına giren Muhammed Said-Şamil, Dağıstan’a geldi. “ o daha yeni bıyıkları çıkan, kara kirpikli, kara gözlü, zarif bedenli, Türk üniforması giymiş, rıza gösteren suratlı küçük delikanlı.(7) Farklı yazarların farklı farklı fikirleri var, Muhammed-Said Dağıstan’a geldiğinde, onun milli mücadeledeki rolü üzerinde. Mesela, Şerafettin Erel yazıyor: Dağıstan’a gelir gelmez kendi üzerine aldı savaş harekâtının yönetimi ile önderliğini ve askeri karargâhın başına Albay Ömer Piralovu geçirdi.(8) İngiliz tarihçi Aleksandr Benigsene göre, Muhammad Said Gazavat’ın lideriydi. Onun hakkında. Liderler olaraktan söylersek Hunzaklı Kaytmaz Alihanov, Hotsolu Necmetin İmam. Saltalı Şeyh Uzun hacı (9) Şüphesiz, bu soru Muhammed-Said’in hayatı hakkında birçok soru gibi ayrıntıları ile aydınlatılması gerek. Ama şunu kesin olarak biliyoruz ki Muhammed-Said sadece 62 gün geçirdi ve çok önemli savaşlara katıldığını. Bu savaşların birinde de yaralandıydı o.

O zamanlar 1920 senesinin sonlarıydı. Dağıstan’ın milli kuvvetlerinin karşısında duran asiler büyük bir meseleydi Dağıstan’da. Önemli mevkilerde kurulmuş Bolşeviklerin garnizonları dağıtmak gerekti. Düşmanın elindeki üstün silahlara rağmen bu meseleyi çözmek zor değildi. 23 Aralık 1920 birleşen kuvvetlerin yaptığı hücum sonucunda dağıtıldı Betlik’te bulunan Bolşeviklerin garnizonu. Kızılların başka bir birliği Karata köyünün yakınında çevrilerek yok edildi. Ama 1920 yılında Azerbaycan’dan Dağıstan’a gelen Kızıl askerlerin yardımıyla savaş yerlerinde Bolşeviklerin kuvvetleri bu çatışmayı kazandı. Ve 1921’de Dağıstan’da Sovyet Hükümeti yeniden güçlendi.

Dağıstan’da Bolşevikler kazandıktan sonra, Muhammed-Said Şamil Mart 1921’de Dağıstan’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bolşevikler onu yakalamak istiyordu. Bunun için Müslim Ataev’in birlikleri dahi onun arkasından yakalamak için gitti. Amma güvenilir insanların yardımıyla dağ patikalarından, zahmetli ve iki ay süren uzun bir yolculuk sonunda Muhammed-Said Nahcivan’a ulaştı ve oradan da Türkiye’ye döndü.

Döndükten sonra Muhammed Said gayretli çalışmalarına Türkiye’de devam etti. Suriye’de, Ürdün’de ve diğer ülkelerdeki muhacirlere Kafkasya’nın durumunu onu özgürleştirme meselesini anlatmak için faaliyetlerde bulundu. O özel önem verirdi gurbette yetişen genç nesillere; atalarımızın vatanı Kafkasya’yı unutmamaları için, onlara onu sevdirmek için, onun özgürlüğünün onların hayatlarının asıl arzuları olması için. “Milli kimliğini bedenlerine isleyen bizim delikanlılarımız, bilmelidir başka milletlerin dillerini, başka ülkelere Kafkasya meselesini bıkmadan yorulmadan anlatabilenlerden olmalıdır.”(10)

1920 yılında, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk, Sovyet devleti ile ilişkileri korumak için, ülkedeki Kafkas diasporasının bütün önemli liderlerini Türk vatandaşlığından çıkardı, yurt dışına gönderdi. Bunu kötü karşılayan Muhammed Said de 1926 yılının sonbaharında yanında muazzam kütüphanesi ile Varşova’ya göç etti. Kendi yazdığı bir mektupta bu durumu şu şekilde anlatıyor: “Ben Varşova’ya ulaştırdım milli kütüphaneyi. Kafkasya hakkındaki Almanca, Fransızca, İspanyolca İtalyanca Latince yazılan kıymetli kitapları bir araya getirmişti Hüseyin Tosun Bey. Bende başka kitaplar ekledim. Sayısı 4 ile 5 binden fazlaydı. Arkadaşlarım oraya Rusça ve Lehçe kitaplar da ekledi. Bu şekilde kıymetli kitaplardan bir kale yaptık. Bir daha bir araya getirilemeyecek hazine, Varşova’da üzerine bomba atılarak yanıp yok oldu.”(11)

1920 ve 30’lu yıllarda Avrupa devletlerinde, özellikle Polonya’da Çekoslovakya’da Kafkas halklarının diasporası vardı. Bu ülkelerin liderleri de hükümetleri de çok usanmıştı Sovyet Devleti ve onları idare komünist rejimden. Bu sebeple ellerinden gelen materyal ile moral yardımı yapıyorlardı Sovyetler’den gelenlere. Onlar arasındaki Kafkas muhacirlere de.

O zamanlarda Polonya’daki Kafkas muhacirleri büyük rol oynuyordu “Prometheus” denilen Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın, Kuzey Kafkasya’nın Türkistan’ın ve Ukrayna’nın muhacirlerinin organizasyonlarının kurdukları politik cemiyet hareketinde. Bu çalışmalara katılıyordu Muhammed Said Şamil de. Amma o kendi gibi Kuzey Kafkasya muhacirlerinin ünlü isimleri de anlıyorlardı önlerine gelen meselelerden kurtulmak isterlerse kendilerine özel politik bir birlik kurmanın gerekliliğini.

Yine, 18 Haziran 1926 yılında Varşova’da kuruldu Kafkas Dağlılarının Halk Partisi (KMHP) (1926-1940) Bu parti Kuzey Kafkasya muhacirlerinin tarihte kurdukları ilk ve son politik partiydi. Parti’nin genel sekreteri olarak seçildi kuruluşunda çok çabalayan Muhammed-Said Şamil. Said Şamil bu hizmeti yürüttü 1932 yılına kadar.

Parti programında açıklanan temel hedef, 18 Eylül 1917’de Andi’de düzenlenen kurultayda kabul edilen kararlara ulaşabilmekti. Yani hedef Özgür Kuzey Kafkasya Federatif Cumhuriyeti’ni kurmaktı.(12) Bununla birlikte Parti’nin öncelikli meseleleri arasında vatanından uzakta, muhacirlikteki Kafkas Dağlılarının kültürünü, tarihi ve dili vb. korumak için gerekli tedbirleri almak, genç nesillere milli temelde eğitim ve terbiye vermek, gençleri aktif politik yaşamlarına hazırlamak ve gelecek mücadelelere onları hazır etmekti.

Yukarıdaki gibi, Kuzey Kafkasya muhacirlerini en çok rahatsız eden sorunlardan biride ortak dil sorusuydu. Onlar ortak dil olarak sayarlardı katılımcı devletlerin devlet dili olmalıdır… Bu önemli mesele hayatlarından çıkartmak için 16 Nisan 1933 Varşova’da kurulmuştu Kuzey Kafkasya Dilleri Komisyonu. Bu komisyonda Kafkas halklarından temsilciler ve Polonya’dan vekiller vardı, ki bunlar arasında Maarullar (Dağlılar) Said Şamil ve Bahavudin Hurş vardı. Komisyonun görevi ortak devlet dilini seçme meselesiydi. Başlangıçtan sonra reddedildi Rus ve Arap dilleri, çünkü komisyonun düşüncesine göre bu diller yabancı dillerdi. Bu dillerin yerine komisyonun vekilleri Kumuk, Abhaz, Adiğe, Maarul, Çeçen, Oset dilleri üzerinde durdular. Sonunda Kuzey Kafkasya Federasyonu Devleti’nin dili olarak Kumuk (Türkçe) dilini belirlediler.

Önlerindeki emellerini meselelerini hayatlarından çıkarmak için, bu muhacirlerin de anlamaları için 30’lu yıllarda Varşova’da Kafkas Dağlıları Halk Partisi’nin organları değişik dergi, gazete çıkardılar mesela, “ Hürriyet yolu” “Mücadele” “Halkın bayrağı” “Bizim Murad” “Kafkas Dağlıları” “Özgür Dağlılar” vd.

Bu yayınlar arasında en meşhuru “Kafkas Dağlıları” isimli dergiydi. Derginin numaralarında özel yer kaplardı siyasi yazarlar. Dergideki değerli yazarların yetkin yazıları arasında Muhammed-Said Şamil’in makaleleri de yer alırdı.(13)

30’lu yıllarda Muhammed-Said Şamil Avrupa’da (İngiltere, Almanya, Fransa, İsviçre vb.) Arabistan’da da (Suriye, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan) gibi ülkelere gitti. Said Şamil oradaki Kafkas cemiyetlerini bir araya getirmek için çabaladı, muhacirlerin önündeki ortak sorunlarını anlamaları için ve diğer birçok şey için. Yine Muhammed Said’in gayretleri ve katılımıyla muhacir cemiyetleri kuruldu: “İngiliz Kafkas” (Londra 1931), “Kafkas” (Suriye 1934), “Çerkeslerin Kardeşliği” (Mısır 1934) vb. bununla birlikte o birçok devlet başkanı ve siyasi ile, katılım sağladı halklar arasında düzenlenen konferanslara. Bunlar arasında 7 Aralık 1931’deki konferansta Said-Şamil de vardı.

Kudüs müftüsü Emin al-Hüseyin, İslam Konferansı meclisine katılmaya çağırdı Said Şamil’i. Konferansta organizasyonun idaresinin en genç vekiliydi ve Kafkasya’nın özgürleştirme meselesini anlatabilmek ve İslam ülkelerinden destek bulmak amacıyla katıldı.

O yıllarda Muhammed Said, zamanının çoğunu Suudi Arabistan’da geçirdi. Suudi Arabistan’da Said’in babasından ve atadan kalma toprakları başka uğraşları da. Bunun dışında Suudi Arabistan’da Said Şamil “ Rabitatual-İslam” adlı tüm dünyadaki İslami organizasyonların idare komitesinin üyesi oldu. Bu organizasyonun asıl amaçlarından biri dünyanın neresinde olursa olsun zülüm altındaki Müslümanlara yardım ve el uzatmaktı.

Muhammed-Said Şamil’in hem Türkiye hem de Suudi Arabistan vatandaşlığı bulunuyordu. Bunlara ilaveten Suudi Arabistan hükümeti Said Şamil’e diplomatik pasaport vermişti. Bu pasaport, gayretli ve yorucu siyasi hayatında hiçbir sorun yaşamadan istediği ülkede hayatını sürdürmesi için imkân sağlıyordu.

1939 yılında başlayan 2. Dünya Savaşı, Polonya, Çekoslovakya ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde bulunan Kafkas muhacirlerinin cemiyet, siyasi kültürel hayatlarını ve onların partilerinin faaliyetlerini de sonlandırdı.

Almanlar ve Sovyetler arasındaki savaş Kafkas diasporasının her zaman canlı olan vatanı özgürleştirme umutlarını yeniledi. Muhacirler savaşı sevinçle karşıladı. Ama çok çabuk anladılar Kafkasya üzerindeki kendi planlarıyla Hitlerin planlarının birbiriyle uyuşmadığını.

Kafkasya’yı, Kafkasya dışında Arabistan’ı kendi ellerine almak ve onları idare etmek için, Alman Rozenberg’in idaresi altında özel bakanlıklar kuruldu. 1942 yılında Almanya’nın dışişleri bakanı Kafkas sorunlarını görüşmek için Muhammed-Said Şamil’i Berlin’e çağırdı. Said Şamil orada Almanya’nın yöneticileri ve Hitler ile görüştü. Ama Almanların planları ile tanışınca Muhammed-Said, aklındaki kendilerinin kendileri için istediği özgürlüğü kendilerine isteyerek işgal ederek hiçbir zaman özgürlüğünü vermeyeceklerini. Planlarının uyuşmadığını anlayınca Muhammed-Said Şamil, Almanların planlarını kabul etmeyerek 1942 yılında tekrardan Türkiye’ye döndü.

Savaş sonrasında, “soğuk savaş” yıllarında Muhammed-Said Şamil karar verdi Kafkasya’nın özgürlük meselesini halklar arasında yeniden canlandırmaya. Bu amaç için Şamil gayretli çalışmalarına başladı. Değişik konferanslarda, sempozyumlarda, meclislerde, toplantılarda, örneğin Asya ve Afrika ülkeleri konferansında (kair). ….(Birma) vb. Buralarda devamlı açardı Müslüman halkların özgürlüğü için İslam ülkelerinin maddi ve moral yardımı yapması gerektiği sorununu.

50’li yıllarda Muhammed-Said Şamil arada bir  “Özgürlük” ve “Özgür Avrupa” radyosundan Sovyet Devletleri’nde, komünist rejim karşıtı propagandalarına konuşmacı olarak çıktı. Avrupada’ki Kafkas muhacirlerinin çıkardığı bültenlerde, dergilerde, gazetelerde birçok makale yazdı. Bununla birlikte Kafkas muhacirlerinin değişik organizasyonlarına katıldı. Buralarda görüşmeler gerçekleştirdi ünlü siyaset adamlarıyla.

1951 yılında İstanbul’da Muhammed-Said Şamil, Pşımaho Kosok, Vasan-Girey Jabaği, Aytek Hamitok, Kadircan Kaflı ve diğer Kafkas diasporasından birçok ünlü kişinin katılımıyla “Kuzey Kafkasya Yardım ve Kültür Derneği’ni ” kurdu. Derneğin kuruluşunun asıl sebebi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de bulunan Kuzey Kafkas diasporasının değişimini sağlamaktı. İlk sırada Almanya’daki esirler bulunuyordu. Ardından Stalin rejiminden yüzünden Kafkasya’ya dönemeyen yeni muhacirlerdi. Dil bilmeyen ve halkı bilmeyenlere çok zor geliyordu gurbette yeni yaşam kurmak ve yabancı cemiyetler içinde kendilerine bir yer bulmak. Bunların dışında zorunluluk haline gelmişti muhacirlikte kurmuş oldukları yeni hayata gelecek nesillere terbiye vermek, genç kız ve erkeklere Kafkasya’nın yiğitlik dolu tarihini, zengin kültürünü atalarımızın olgun karakterini öğretmek anlamalarını sağlamak. Bunu için cemiyetler Kafkas isimli dergiyi çıkardılar. Dergide diasporanın ve Kafkasya’daki hayatın değişik konularında yazılan makaleler, röportajlar, muhacir hatıraları, folkloru, edebi eserleri vb. çıkardı.

Zaman geçtikçe Türkiye’deki Kafkas diasporası önceki hayatlarının hakkında yeni makalelerde taleplerde. Bu taleplerin karşılanması manasında bulunan Said Şamil’in önderliğinde ve çabalarıyla 1978 yılında İstanbul’da açıldı “Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı” ve vefat edinceye kadar katıldı bu vakfın faaliyetlerine vakfın çalışmalarının idari üyesi olarak.

Muhammed-Said Şamil çok severdi kitap okumayı ve o her zaman gayret ederdi okuduğu şeyleri derinlemesine anlamayı. “Onunla konuşurken ne ile ilgili bir olay hakkında olursa ya da Kafkas tarihi üzerinden falan konuyu sen netleştir diye soru sorar sormaz. O başlardı kıyısından başlayıp anlatmaya… Cevap vermeye 15 dakikada yetecek soruya giderdi bir buçuk saat…”(14). Fayda ne, okumaya olan hasretiyle birlikte onun olmadı kendi fikirlerini yazacak, zahir edecek isteği. Ansiklopedik bilgi, akıl ve mantık iyi olsa da Said Şamil yazmayı kalemi eline almayı sevmezdi. Bunlara rağmen Muhammed Said bir kaç kitap ve bültende: “Kafkas Dağlıları” (Paris, 1930- Fransızca), ” Kafkasya’nın Vekilleri ile Röportajlar” ( Şam,1956 – Arapça), “Yurtdışı Türkler ve Sosyalizm” (İstanbul, 1971 – Türkçe). Bunun dışında 1998 yılında İstanbul’da Türkçe Cafer Barlas’ın bir arya getirerek hazırladığı Muhammed-Said Şamile ait makalelerin “Yahudi Davası ve Filistin ” isimli kitabı bulunuyordu.

Bunların dışında onun birçok makalesi ile yazdığı yazılar çıktı Türkiye de diğer ülkelerin mecmua ve dergi, gazetelerinde. Muhammed-Said Şamil’in çok zengin bir kütüphanesi vardı. Dünyanın çeşitli yerlerinden elde ettiği farklı dillerdeki değerli kitapları vardı. Diyebiliriz ki tabiatında hatta 4 yaşındayken gözlük takmadan kitap okumayı isterdi! İyi derecede Avar dili, Arapça, Rusça, İngilizce, Fransızca ve Türkçe bilirdi.

1981 yılında Muhammed-Said Şamil hacca gitti. Orada zem zem ile abdest alırken bayılarak yere düştü. Başından ağır yaralandı. Durumu ne kadar kötü olsa da Suudi Arabistan’da ölmek istemeyen Said Şamil’in talebiyle kendisi derhal İstanbul’a götürülmesini istedi. Eve döndükten birkaç gün sonra 21 Mart 1981de İstanbul’da bir hastanede vefat etti. Bu şekilde sona erdi Muhammed-Said Şamil’in rahata kavuşamayan, gergin, olaylı hayatı. Hayatın onun önüne koyduğu büyük arzusu için hayali için harcadığı ömrü, bu dünyayı terk edinceye kadar başka bir şeye dönmesine izin vermedi onun fikirleri ve kalbi. Said Şamil’in hiçbir zaman olmadı ne ailesi, ne de çocukları. Bunun için boş zamanı da yoktu onun. Geride neslini bırakmadan gitti; onun iki kız kardeşi Najabat ta, Najiye de.

Muhammed Said Şamil, kendi döneminin insanıydı. Onun ismi etrafında hala gerçekler ve yalan haberler söyleyenler var. Amma ne olursa olsun vatanını bırakıp giden binlerce muhacir gibi Muhammed-Said Şamil’in hayatı ve yaptıkları Dağıstan tarihinin bir parçası ve bir taraftan bakıp, tek teraziyle ölçmek! bir fikirin arkasından giderek ona kıymet biçmek olmaz, becerilemez…

Buraya kadar Avar dilinde yazılmış Ahmed Murtaza Ali’nin yazısını tercüme ettik. Yazının sonuna ise Mehmet Said Şamil’in ait resim ve hakkında çıkmış çeşitli gazetelerde bulduğum resimlerini paylaşılıyorum.

Şamil Tzva 

Faydalanılan eserler:

1.Tacho – Gody A.A Dağıstan’da devrim ve karşı devrim. Mahaçkale, 1927. S.145.
2. Kuzey Kafkasya. İstanbul, Sayı: 62,1986. 39.
3. Mustafa Butbay. Kafkasya hatıraları. Mahaçkale, 1993. S. 64-65.
4. Şerefeddin Erel. Dağıstan ve Dağıstanlılar. İstanbul, 1961. S.187.
5. Genibgo, 189 G.
6. Dağıstan Tarihi. Mahaçkale, 1997. S.298.
7. Zaid Hajiev. Kızıl müfrezesi. Mahaçkale, 1987. 73–74 Gj.
8. Şerefeddin Erel. Dağıstan ve Dağıstanlılar. İstanbul, 1961.
9. Dağıstan. Sayfalar: 8–9–10, 1999.
10. Kuzey Kafkasya. Sayfalar: 62, 1986.
11. Birleşik Kafkasya. Boyut: 3.1995. S.51–52.
12. Tarih ve Toplum. Sayı: 161, 1997. S. 54.
13. Kazbekova ZG Avrupa edebiyatında Dağıstan. Mahaçkale, 1994. S.108.
14. Dağıstanımız. №№ 178–180, 1995. S.38.

Prens Said Şamil’in Dağıstan’dan Erzurum’a dönmesi. “İleri Gazetesi”

Prens Said Şamil’in Erzurum’a muvasalatı (ulaşması, varması) Prens, Kâzım Karabekir Paşa ile görüşmek üzere Erzurum’a gelmiştir. Müşarün-ileyhin (adı geçen kişi) müteakiben Ankara’ya geleceği haber verilmektedir. Şehrimize varid olan (gelen) malumata nazaran bir seneden beri Kafkasya’da bulunan prens Said Şamil son zamanlarda Kâzım Karabekir Paşa ile görüşmek üzere Erzurum’a muvasalat eylemiştir. Prens Şeyh Şamilzade Kamil Paşa’nın mahdumu olup geçen sene şehrimizden Kafkasya’ya azimet etmiş ve bir seneden beri Dağıstan’da bir hükümet-i İslamiye teşkiline sarf-ı mesai eylemekte bulunmuştur. Şimdiye kadar alınan haberlerden prensin Dağıstan’da on-on beş bin kişilik bir kuvvet teşkiline muvaffak olduğu anlaşılıyordu.

Prensin sinnine (yaşına) nispetle büyük bir azim sahibi olduğu, bundan da anlaşılır. Şeyh Şamil merhumun on dokuzuncu asırda Kafkasya’da Moskof istilasına karşı gösterdiği mukavemet-i kahramanane-i hatıra İslam’dan silinemeyecek vekayi-i azimedendir. Genç Prens gösterdiği azim ve iradeyle kahraman büyük pederine ezher cihet (her bakımdan) layık bir hafid (torun) olduğunu ispat eylemektedir. Prensin Dağıstan havalisinde bir seneden beri hiç yoktan denecek derecede birden bire vücuda getirdiği teşkilat Avrupa gazetelerinde de sık sık mevzu’-ı makal olunmaktadır. Esasen Prensin maiyetine topladığı Müslümanlardan ne kadar vatanperver ve cengâver oldukları bedihidir. Bütün bu Müslüman kitlesi şimdi Şeyh Şamil’in genç hafidinin (torununun) etrafında toplanarak memleketlerinin her hangi istilaya maruz kalmaması için çalıştığı gibi hiç şüphesiz bugün hain bir düşmanın tecavüzüne maruz kalan dindaş Anadolu’nun mücahede-i Hüdapesendânesine bigâne kalmamaktadır. Prensin Kâzım Karabekir Paşa ile görüşmek üzere Erzurum’a muvasalatı bu itibarla manidardır. İlaveten verilen haberlere göre Prensin Erzurum’dan Ankara’ya geleceği de anlaşılmaktadır. Kafkasya’da müstakil ve kuvvetli bir hükümet-i İslamiye teşkili için çalışan ve bu yüksek maksadın istihsaline (sağlanmasına) muvaffak olan Prensin Erzurum’a muvasalatı ve müteakiben Ankara’yı ziyaret edeceği haberi Anadolu mücahedesinin âfakdaki (ufuktaki) te’siratının bir neticesidir. Anadolu’nun Bolşevik Rusya’dan asker getirtmek gibi maksatlar takip ettiği hatta bir Rus Ceneralinin bile Ankara’ya geldiği hakkında çıkarılan lakırdıların (dedikoduların) mahiyeti anlaşıldıktan sonra şurası da teyid etmiştir (doğrulanmıştır) ki Anadolu’nun kendi kuvvetleriyle düşmana mukabele hususundaki itmi’nanı (emniyeti) ber-kemaldir. Fakat bi’t-tabi başka yerlerden gelecek gönüllü Kuva-yı İslamiye’nin iltihakı daima şükranla karşılanacaktır.

Fotoğraf altındaki yazı: Ahiren Kâzım Karabekir Paşa ile görüşmek üzere Erzurum’a muvasalatı haber alınan Prens Said Şamil. Osmanlıcadan çeviren: Murat Dursun Tosun.

Şeyh Şamil’in oğlu Muhammed Kamil ve oğlu Said Şamil Bey birlikte. 

Tasvir-i Efkar Gazetesi 12 Şubat 1915

Şeyh Şamil’in küçük oğlu Muhammed-Kamil, oğlu Muhammed-Said ile birlikte. Tercümesi: “Allah yolunda. Bu, şehrimize savaş ve cihat için gelen Şeyh Şamil’in mübarek oğludur. Mücahit Kamil-Bek ve oğlu Mehmet Said. Gazetemize özel olarak verilen fotoğraf, merhum babası Şeyh Şamil’in savaş kılıcını Kamil-Bek’in elinde gösteriyor.”

Muhammed-Said Şamil (ortada) 

Muhammed-Said Şamil Bey (En soldaki) 

Muhammed-Said Şamil (Ortadaki) 1975, Beyşehir gölü kıyısı. 

1914 Reşadiye (şimdiki Güneyköy) İmam Şamil’in oğlu Muhammed-Kamil ve Said Bey’in de katıldıkları Osmanlı İmparatorluğu için Birinci Dünya Savaşına gönüllü giden Dağıstanlı gençler için yapılan veda töreni. 

RP Lideri Sayın Necmettin Erbakan ve Muhammed-Said Şamil Bey 

Babam Sultan Murad, 1877 yılında Rusya’nın Kuzey Kafkasya bölgesindeki Çeçenistan’da doğmuş. Birçok Çeçen gibi, Çar yönetiminin işgalinden sonra 20’nci yüzyılın başında ailesiyle birlikte Kafkasya’dan ayrılmış. Ürdün’e yerleşmişler. Rus Devrimi’nin ardından Çeçenler de bağımsızlık rüyalarının gerçekleşeceğini düşünüyordu. 1920 yılında, Kafkasya bölgesi Bolşevikler tarafından işgal edilmeden önce dedem de bağımsızlık savaşı vermek üzere Gürcistan’a gitti. 19’uncu yüzyıl Çeçen direniş lideri Şeyh Şamil’in torunu Said Şamil ile birlikte hareket etti. Bu karede ikisi birlikte görülüyor. Gösterilen tüm çabalara rağmen, Kafkasya bölgesinin tamamı sonunda Kızıl Ordu’nun eline düştü. Çeçenler için devrim çok yıkıcı oldu. Dinimizi elimizden aldı, birçok kişinin hayatına mal oldu. Dr. Taha Sultan Murad, Amman Ürdün. 

Şamil Tzva 

Yazan Şamil YILDIZ - Kas 18 2021. Kategori Dünya, Gündem, Politika, Türk İslam, Yazarlar. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.