Eski Adliye Durağı

Eski Adliye Durağı

Dosdoğru bir yolculuğun izlerini takip edip
tren camlarına seni çiziyorum
ağaç yaprakları el çırpıyor bu şölene
dağlar camların arasında kaybolurken
vaktin kavuşmak vakti olduğunu anlıyorum
kompartımanlar Fuzuli gazellerine benziyor
öylesi birbirine geçmiş öylesi nizamlı
derken bilet memurunun sesiyle irkiliyorum
berceste olmaya namzet beyitlerin zihaf mecburiyeti gibi bir şey bu
kısa vakitli dikkat sorunu yaşıyorum.

Cama tekrar bakınca bilet memuru kayboluyor
bileti buruşturup koyarken çantama
bir parça nefes alıyorum koltuğumda
içli bir Mahzuni Şerif türküsüyle
tekrardan sarhoş oluyorum
içimden fırlayan kelebeklerin ömürlerine ömür katıyor Allah
yollar bu yüzden uzuyor ben bu yüzden ihtiyarlıyorum
seninle genç kalmak ne mümkün
sekiz bin yıllık akılla konuşuyorsun
asırların estetiği ile baktığın ben
belki bu yüzden yükseliyorum gözünde
turkuaz bir hayâl yaslanıyor omzuma
ellerin şiirime bir dize ekliyor
ve nihayet son istasyon
tren ayaklarını uzatıp başka seferi bekliyor…

Söke’den bembeyaz bir otobüs alıyor beni
yol boyu hikayemizin rengini sergiliyor
güneş üzerimize üzerimize oynarken
içtiğim su yorgunluğumdan okşuyor
yolun bitmeyecek endişesi hakimken
otobüs camları sırtımı sıvazlıyor
maviliklere götüreceğine kani oluyorum
otobüsün camları manzaralar sunmakta
itiraf etmeliyim ki en çokta senden
bakımsız incir bahçelerinden tutta
asma çardaklı yeşil köy kahvelerinden…

Kaptan davudi sesiyle bağırıyor
Orman Kampııı Mavişehiiiiir
ufukta muştu gibi belirirken Didim
otobüs ilk emanetlerini indiriyor
anlıyorum bitiyor yolculuğum sağ salim
defalarca söylediğin eski adliye durağı
en heyecanlı vakitlerime şahitlik yapıyor
mahkeme günü geliyor nihayet
beraat ediyorum hasretliğinden
kıyafetin içimi açıyor beyazlar içindesin
tutup sarılıyorum çiçek desenlerinden
hâlâ kulaklarımda yankılanıyor sesin
karşımda belirliyorsun ilk defa sen
böyle daha yaşanılası bir yer oluyor Didim
bakışına perçinleşmiş tebessümün
her adım başı dikkatimi çekiyor sevgilim.

Göz göze kahvaltı çay kahve sefasında
imrenilesi bir mevsimi yaşıyoruz
sohbet yol yorgunluğumu unutturuyor
Altınkum’a doğru yürümeye başlıyoruz
açıldıkça açılıyor yorgun dizlerim
Aytepe’de yaşadığımız o kallavi huzur
tarifi o kadar zor ki dostlar
anca size de nasip olsun diyebilirim.

Konuştukça tanımak tanıdıkça sevmek
böylesi muhteşem bir döngüyü yaşadık
Aytepe Altınkum Mavişehir semalarında
etrafımızdaki insanlara bile huzur dağıttık
buna yeryüzü şahit hatta masmavi asuman
sen geldi geleli şiirime uğramadı hiç yalan.

Mavişehir’de bir hayâlimizi askıya astık
hiçbir zaman unutamam o geceyi
ellerin ellerime ait
kilometrelerce yürüdük hayâl kırıklığına
yorulmuştuk saat desen gecenin yarısıydı
yine de vardır bir hayrı dediğin vakit
alnından öpüp şöyle iç geçirdim
kim unutabilir ki seni
var mı öyle gözü dönmüş bir fani?

Mehmet Şentürk – Aydın

 

Yazan Mehmet ŞENTÜRK - Tem 27 2021. Kategori Gündem, Kültür Sanat, Yazarlar. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.