Yedi Cevapta Çeçenya ve Kafkasya (7)

SORU: Cahar Dudayev, bağımsızlık ilanından sonra Çeçenistan’ın bağımsız bir devlet olarak tanınması için çok uğraştı ama bu çabası istenilen karşılığı vermedi. Ülkeye istenilen dış yatırımı da çekemeyince Süleymanov ve Akhmed Noukhayev gibi Çeçen mafyasının (Obshina) önde gelen isimlerinin desteğini almak durumunda kaldı ve Çeçenistan, kara paranın aklandığı ve silah kaçakçılığının yaşandığı bir yer haline geldi o dönem. Daha sonra Noukhayev finansal desteğini Maskhadov’a sundu. Bu grupların Çeçen siyasetindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Yanlış hatırlamıyorsam 1995 yılıydı. Henüz çok gençtim ve yasadışı olduğu iddia edilen siyasi bir harekete mensubiyet suçlamasından dolayı, Metris Cezaevi’nde tutukluydum. Birinci Çeçen-Rus savaşını hapishane şartlarında sadece takip edebildim. Avrasya Feribotu eylemcilerinin gemideki el işaretleri, kamuoyunun dikkatini benim de mensubiyetimin iddia edildiği ve yargılanmakta olduğum fikir hareketine çekmişti. Bir süre sonra bu konuda birçok ziyaretçilerim de olmaya başladı. Bizim desteğimizle yardım kampanyaları düzenlemek için tabiri caizse yol vermemizi, destek olmamızı isteyenlerden tutun, maceramızı merak eden hiç tanımadığımız insanlara kadar. Hatta kim olduklarını halen bilmediğim, Uluslararası Çeçen Savaşçılar imzalı bir bildiri bile bir şekilde elime kadar ulaştırılmış, tanıdığım basın yayın organlarında yayınlatmam ricası not düşülmüştü. Ve hatta o bildiriyi, arşiv değeri de olması sebebiyle uzun süre özenle korumuştum ama hapishane şartlarında kaybolup gitti. 1996’da imzalanan Çeçen-Rus anlaşmasının ardından silahlar susunca da, Moskova’dan bir akrabamız İstanbul’daki evimizin telefon numarasını bulmuş, ailelerimiz bir asırdan sonra yeniden irtibat kurmuştu. Yaşı itibariyle amca diye bildiğim akrabamız, bir süre sonra samimiyet oluşup, benim tutuklu olduğumu öğrendiğinde, çıkar çıkmaz mutlaka Çeçenistan’a gelmemi, oradan beni alıp Moskova’daki işlerinde benim de olmamı istemişti. Tabi olmadı. Çünkü epey bir süre daha tutuklu kaldım. Firar etmeyi de düşündüm bir ara. Ama doğrusunu isterseniz içinde bulunduğum şartlarda bu imkânsızdı. Geriye “hayırlısı” demek kalmıştı. İnşallah da öyle olmuştur. Sonradan ikinci savaşla beraber irtibatlarımız yeniden kesildi.

Şimdi bunu neden anlattım?

Çeçenler, bir araya geldiklerinde hızla teşkilatlanabilen ve yaşadıkları yerlerde bu özellikleriyle (istemeseler bile) hızla sivrilen insanlar. Hele hele aynı klan, tayp, sülale mensupları arasında sosyal ilişkiler, diğer milletlerden daha çabuk kurulur. Gelenekleri nisbeten de olsa yaşatan herhangi bir Çeçenle yakından tanışırsanız, onun örneğin on kişiye amca, onbeş kişiye dayı, otuz kişiye kardeşim dediğini görüp şaşırabilirsiniz. Bunların çoğu öz amca, dayı ve kardeş değil, akrabalarıdır. Yakın akraba evlilikleri Çeçenlerde çok görülmediği ve hoş karşılanmadığı için, kuzenler vb. küçüklükten itibaren kardeş olarak büyürler, büyüdüklerinde de bu bağlar bu şekilde devam eder. Yani dediğim gibi bir Çeçenle yakından tanışırsanız, kalabalığı görüp onları da mafya ailesi sanabilirsiniz.

Sizin bahsetmiş olduğunuz ve kamuoyunda Çeçen mafyası olarak bilinen toplulukların temelinde, aslında işte bu sosyal ilişkiler vardır. Bunlar arasında mafya dedikleriniz birtakım yasa dışı işlere de girmiş olan gruplarsa eğer, bu konuda Çeçenleri karalayacak bir şey yok. Zaten Rusya’nın kendisi bir mafya devleti ve bütün dünya da bunu bilir. Şartlar gereği Çeçenler bu konuda da pasif kalmamış, yaşam mücadelelerini bu metotlarla da muhafaza etmeye çalışmışlardır. Çeçenlerin, kendi vatanlarında huzur içinde ve özgürce yaşarken, daha fazla para kazanmak hırsıyla bu işlerin içinde olduklarını sanmıyorum. Bu onlar için var olma mücadelesinin bir şekli sadece ve bunda tuhaf bir şey yok. Bu açıdan bakıldığında, Çeçenlerin bir araya gelmeleri ve yaşamaya çalışmaları kriminal vaka değil sosyolojik vakadır; mesele bu çerçevede değerlendirilmelidir. Kendi yaşam tecrübem ve çevremde gördüklerimden dolayı, bu konudaki şahsi kanaatim budur. Bunları, adi suçlar ve adli vakalar çerçevesinde değil, sizin sorduğunuz anlamda ve kamuoyuna yansıyan “mafya” propagandası çerçevesinde söylüyorum. Yüz binlerce Çeçen’in öldürülmesinden sorumlu olanlara mafya denilmiyor ama buna karşı, yüz binlerce yakını öldürülen ve mevcut şartlarda pasif kalmayarak aynı metotlarla yok olmaya direnen Çeçenlere mafya diyorlar. Neden? Bu biraz komik olmuyor mu?

Dudayev’e verdiklere desteğe gelince… Bildiğim kadarıyla, Moskova’da yaşayan Süleymanov ve ona bağlı Çeçenistan içindeki gruplar, başta Dudayev’e muhalif olarak boy gösteriyorlar ama sonradan destek oluyorlar. Bunun sebeplerini tam olarak bilemem tabi. Ama Süleymanov 1993’te Moskova’dan Çeçenistan’a geliyor ve burada yine bağımsızlık hareketi muhalifi Labazanov ile birlikte bir darbeye kalkışıyorlar. Kısa süren çatışmalarda Süleymanov ağır yaralanıyor ve tedavisinin ardından tutuklanmıyor; Çeçenistan’dan ayrılıp Moskova’ya geri dönüyor. Muhtemelen bir af söz konusu olabilir. Zaten bundan sonra da fazla zaman geçmiyor ve Süleymanov 1994 yılında, Rus mafyasına mensup olduğu ileri sürülen bir suikastçı tarafından öldürülüyor. Labazanov ve kardeşleri de aynı yıl Çeçenistan’da öldürülüyorlar.

Akhmed Noukhayev’in macerası ise bunlardan farklı. Khozh Akhmed, Moskova’da yer altı dünyasıyla tanıştığında milliyetçi bir Çeçen olarak tanınıyor. Ve faaliyetleri de sadece çıkar amaçlı değil. Yer altı faaliyetlerini Çeçenlerin kurtuluşu fikri üzerine yürütüyor. Yani diğerlerinden farklı bir profil görüyoruz.

Rusya yer altı dünyasındaki Çeçen ağırlığı da tam bu zamanlarda başlıyor. Milliyetçi Akhmed Noukhayev, teşkilatçılık yeteneğiyle Çeçenleri öyle iyi örgütlüyor ki, kısa süre içerisinde Rus mafya grupları Moskova’yı terk etmek zorunda kalıyorlar. Aynı yıllarda Süleymanov da ona destek veriyor. Ama onun desteğinin “mecburen” olduğunu düşünüyorum.  Süleymanov ya milliyetçi Çeçenlere sorun çıkarmamak ya da Rus mafyasının yaşadıklarını yaşamak gibi iki şıktan birini seçmek zorundaydı bence. Yani Akhmed Noukhayev, Rus çıkar gruplarını Moskova’dan çıkarmakla kalmıyor, daha önceki başıboş Çeçen grupları da tabiri caizse millileştiriyor ve bağımsızlık mücadelesi yolunda faydaya devşiriyor.

Bundan sonraki yıllarda Noukhayev, tamamen kontrol altına aldığı Çeçen yer altı gücünü, bağımsızlık hareketine entegre ediyor. Ve zamanla gelişen uluslar arası ilişkilerinin, Çeçen devlet adamlarının hareketlerini de rahatlattığı görülüyor.

90’ların ortalarında dizilere konu olmuş bir Çeçen mafyası ve Türk derin devleti konusu vardı hatırlarsanız. Türk dizilerine geçen bu konu, yine 90’ların ortalarında Türkiye’ye gelen Akhmed Noukhayev’in İstanbul ziyaretleri kaynaklıdır. Ben o tarihte dediğim gibi tutukluydum ve tam olarak kimlerle görüştüğünü bilmiyorum tabi. Ama duyduklarım bu çerçevedeydi. Zannedersem bir süre sonra Khozh Akhmed geri gitmiş, aynı dönemde benzer olaylarla suçlanan Türk milliyetçisi rahmetli Abdullah Çatlı vefat etmişti. Yani 90’lar çok hızlı yıllardı.

Çeçen siyasetine etkileri olmuş mudur? Elbette olmuştur. Cahar Dudayev ve Aslan Maskhadov, onun gücünden ve uluslar arası bağlantılarından faydalanmışlardır gayet tabii bir şekilde. Rahmetli Cahar Dudayev, Türkçesi de yayınlanan bir röportajda kendisine böyle bir soru sorulduğunda, esprili bir cevap vermiş ve “bizim mafyamız iyidir” demişti; belki hatırlarsınız. Aslan Maskhadov’un uluslar arası gezilerinin bazılarının mutfağında ve perde arkasında da Khozh Akhmed Noukhayev vardır. Bu arada “Khozh” onun lakabıdır; 1991’de 8 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra Çeçenler ona bu lakabı takıyorlar. Khozh Akhmed bu mahkûmiyetinden, kısa sürede ve bir şekilde kurtulup Çeçenistan’a dönmüştü bildiğim kadarıyla.

Khozh Akhmed, Cahar Dudayev ve bağımsızlık hareketinin sadece ateşli bir savunucusu değil, bizzat hareketin içindeki etkili bir isimdi. O dönem temelleri atılan Çeçen istihbarat servisinin, dış istihbarat bölümü de onun kontrolü altındaydı. Uzun zaman İçkerya ve Mehk-Kel gazetelerini çıkardı. Cahar Dudayev şehit edildikten sonra yasalar gereği devlet başkanı olan Zelimhan Yandarbiyev’in yanında Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Ve daha bir dizi devlet işinin ya perde arkasında ya da mutfağında o vardı.

Khozh Akhmed hakkında, son yıllarda bir kaldırım mafyası gibi söylentiler çıkaranların derdi aslında mafya falan değil. Bunların büyük çoğunluğu, süreci okuyamayan ve olayları anlayamayan birtakım tipler. Bir kısmı da bilinçli olarak bunu yapıyor. Rusya onu uzun yıllar boyu “silahlı isyan” ve “silahlı isyanı örgütlemek, finanse etmek” suçlamasıyla aradı; mafya olarak değil. Bu arkadaşların kafaları Rusya kadar bile çalışmıyor.

Bu nasıl bir mafya şefi ki, Çeçenistan Devlet Başkanı Yardımcısı, Petrol ve Gaz İşlerinden Sorumlu Bakan ve Dış İstihbarat görevleri yapıyor? Savaş sırasında ülkesinin ordusuna silah tedarik etmesi, istihbarat faaliyeti yürütmesi, uluslar arası ilişkiler kurması bir “mafya faaliyeti” ise kimin ne dediğinin önemi yok;  ben de Cahar Dudayev’in dediğini derim: “Bizim mafyamız iyidir.”

Diğer grupların Çeçen siyasetinde kayda değer bir etkilerinin olduğunu sanmıyorum, öyle bir bilgim yok. Ama Khozh Akhmed Noukhayev, yer altı dünyasının büyük imkânlarını bağımsızlık hareketine fayda olarak devşirmiş bir halk kahramanıdır. Şimdi o yok ve dünya mafyadan kurtulup bir çiçek bahçesine dönüştü; keyfini çıkarsınlar. 2000’li yılların ortalarına gelinirken, Ruslar onu her yerde ararken o aniden ortadan kayboldu. O zamana kadar Çeçen siyaseti üzerine çalışmalarda bulunmaya devam etti. Ama selefi ve vahhabilerin Emirlik ilanıyla birlikte başlayan ve sonra başka ayrılıklara dönüşen Çeçenler arasındaki çatışmalar, ihtilaflar ve belirsizlikler, muhtemelen onun düşüncelerini de etkilemişti. Kaybolduktan sonra, nerede olduğu veya olabileceğine dair bir kişi bile ortaya çıkmadı. Yaşıyorsa Allah yardımcısı olsun, şehit edildiyse mekânı cennet olsun. Arayanlara bir ipucu vereyim; yaşıyorsa belki de Somali’de gemi korsanlığı sektörüne el atmıştır, orada arasınlar. Mafya ya? O bakımdan.

Sorularınız için teşekkür ederim. Bu yazı dizisindeki bölümler aslında çok uzun meseleleri içermekteydi ama sorularınızın cevaplarıyla sınırlı kalması ve sorularınızın cevaplarının rahat okunabilmesi için oldukça kısa tuttum. Ama bu meselelerin oldukça geniş şekilde açılmış hali de yayınlanacak inşallah. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Şamil İGDE

 

Yazan Şamil İGDE - Nis 4 2021. Kategori Dünya, Gündem, Politika, Türk İslam, Yazarlar. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.