Barış Pınarı Rusya’ya Yarayacak

Türkiye Barış Pınarı harekatı ile birlikte, ABD’le olan ilişkilerini tartışırken, Rusya sessizliğini koruyor. Daha doğrusu Türkiye’ye itiraz etmiyor hatta destek veriyor.

Bu sessiz desteğe anlam veremeyen bir çok uzman, Rusya’nın bu davranışına anlam verememiş olmalı ki Rusya’yı ağızlarına bile almıyorlar. Alanlar, Suriye’de tek kazananın Rusya’nın olduğunu söylemekte; iktidara muhalif olanlar ise Türkiye’nin mevcut yönetimini, Rusya’nın sıcak denizlere inmesinden sorumlu tutuyor.

Rusya’nın sıcak denizlere inmesi aslında Türkiye’nin suçu değil. Rusya’nın Suriye’ye inişinin sebebinin, ABD’nin dış siyasetinden kaynaklandığını bilmiyor olamazlar fakat uzmanlık yerine muhalefet yapan bu uzmanlar, ABD’nin yenilgisini de Erdoğan’ın “karnesine” yazıyorlar. Belki de ABD’nin isteği üzerine böyle bir algı yaratmaya çalışıyorlar.

Rusya’nın Akdeniz’e inmesi ve yerleşmesinin diğer sebebi ise İsrail’dir. İsrail’in Kudüs’ü başkent yapma hevesi ABD’nin iç siyasetinde kargaşaya neden olmuştur. Trump’ın seçimleri kazanması ilk başta İsrail’e yaradı, hatta ABD tarihte ilk defa baba-kız-damat yönetim sistemiyle Orta Doğu ülkelerine benzedi. Trump’ın kendi deyimiyle, aşiret kavgalarına büründü Beyaz Saray. Sonuç; Rusya Akdeniz’i aşarak Afrikaya da yerleşmiş bulunuyor. Venezuela ve Küba’da da boy gösteren Rusya, sadece Türkiye’ye “komşu” olmadı; bu hamleleriyle aslında ABD’yi adeta kuşattı.

Türkiye’de muhalefetin ağzından düşürmediği BOP meselesi çoktan Büyük Dünya Projesi oldu ve bu projede eş başkanlıklar dağıtılmayı bekliyor. Muhalif Türkiyeli uzmanlar artık sayın Erdoğan’ı bu BDP ‘de eşbaşkan olmakla da suçlayabilirler. Nasıl olsa başkan Erdoğan “dünya beşten büyük” diyor ve o “beşlinin” sandalyelerinin yeniden dağıtılmasına doğru giden yeni küresel düzene doğru ilerliyoruz.

Gelelim Barış Pınarı Operasyonu’na ve Rusya’nın bu yüzden mutlu olmasına.

Türkiye’nin güvenli bölge teklifini elin tersiyle iten ABD’yi anlamak mümkün değil. DAEŞ’e karşı koalisyon ortağı olan Türkiye’nin ortak hareket önerilerini kabul etmeyen ABD, Türkiye ile kavga etmek için ısrarla elinden geleni yapıyor. DAEŞ’e karşı koalisyon ortağı olan Türkiye’nin oluşturacağı güvenli bölgeden çekilen ABD, bir de tehditler savuruyor ve Türkiye’yi koalisyon içerisindeki askeri bilgi paylaşımından men ettiğini açıklıyor. Zaten var olan koalisyon dahilinde Türkiye’ye güvenli bölge oluşturmasında öncülük etmesi gereken ABD’nin bu davranışları, komşusunun bahçesinde yakalanan hırsıza benziyor. Üstüne de “sen misin beni yakalayan” diyerek bahçe sahibine de horozlanıyor ABD.

Bağ-bahçe yağmacılığını, küresel jandarmalığına tercih eden ABD, bu davranışlarıyla kendi karizmasını da çizmiş bulunuyor. Artık hangi bahçeye girse yakalanıyor. Yakalandıkça bahçe sahibini açıkça tehdit ediyor ve yanına aldığı suç ortaklarını da satıyor. Bu davranışların tam tersini yapan Putin’in ise itibarı artıyor.

Rusya’nın, “Esed üzerinden” net olarak ortaya koyduğu ve sergilediği “tutarlılık siyaseti” Trump’la karşılaştırılınca, çok nazik dengelerin bozulmamasını her zaman tercih eden demokrasi yanlısı odakların Putin’i “iyi polis” olarak algılamaları sürpriz olmayacak. Putin ise ben “polis değilim, arabulucuyum” mesajları veriyor. Arabulucu olduğunu söyleyen Putin, “güvenlik sorunlarınız varsa, bizim dükkanımız var sülalecek çok iyi hırsız savar üretiriz” diyor. “Hem baş hırsıza caydırıcı olur, hem diğer komşularla da eşit olursunuz” diyen Putin, arabuluculuk yanında, mahalle muhtarlığına da aday aslında.

ABD’nin yanlış siyaseti, “Barış Pınarı’nı” zorunlu kılarken, bu pınarın suyundan yararlanan da Rusya oluyor.

Sadece pınardan faydalanmıyor Rusya; Rus uzmanlara göre yanan petrol rafineleri ve İran-Suud savaşı da Rusya’nın işine geliyor. Rusya’nın önemli düşünce kuruluşu VALDAY’ın program koordinatörü Andrei Sushentsov 03.10.2019 tarihinde yayınlanan İRAN – SUUD KRİZİNDE RUS ÇIKARLARI başlıklı makalesinde, Rusya’nın Ortadoğu’daki etkisinin artmaya devam ettiğini söylüyor. Özellikle, “karşılıklı ve açıkça savaşamayan ülkelerin kendi aralarında yaptığı açık veya kapalı provokasyonlar işimize yarıyor” diyor Sushentsov. “Bu provokasyonlarla ısınan ortamları sakinleştirmek için arabuluculuğumuza ihtiyaç duyulacak” diyen Andrei Sushentsov özellikle “istikrar oluşturucu olmamız bize karşı talebi de artıracak” diyor. Anlayacağınız, muhtar adaylığımızı buradan duyurduk diyor VALDAY program koordinatörü.

Barış Pınarı öncesi yapılan Türkiye–ABD ve ABD–Rusya telefon görüşmeleri Andrei’yi biraz da haklı kılıyor.

Bu arada “baş örtüsüne haksızlık ettik” diyenlerin, küresel gelişmelerden ne kadar uzak kaldığını da siz düşünün.

Saslanbek İSAEV – saslanbkisaev.com

 

Yazan Saslanbek İSAEV - Eki 10 2019. Kategori Dünya, Gündem, Politika, Türk İslam, Yazarlar. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.