40 Hadis – Peygamber’e Bağlılık

Kırk Hadiste Allah Resûlune Bağlılık

(1) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Her kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur ve herkim de bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur’ buyurdu.”
İbn Mâce 3, Buhâri2766

(2) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Her kim bizim şu işimizde ondan olmayan bir şeyi ihdas ederse o merduddur’ buyurdu.”
Buhâri 2492, Müslîm 1718/18, Ebû Davûd 4606, İbn Mâce 14

(3) Abdullah bin Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Sizi Allah’a yaklaştırıcı ve ateşten uzaklaştırıcı hiçbir şeyi terk etmedim, onların hepsini size emrettim ve sizi Allah’tan uzaklaştırıcı, ateşe yaklaştırıcı hiçbir şeyi terk etmedim, onların hepsini size yasakladım’ buyurdu.”
Begavî 4111, Beyhâkî 13443

(4) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Size ne emrettimse onu alınız ve sizi neyden nehyettimse ondan vazgeçiniz’ buyurdu.”
İbn Mâce 1

(5) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ümmetimin hepsi cennete girecektir ancak imtina edenler giremeyecektir’ dedi.
Sahabeler:
−Ya Rasûlullâh! İmtina edenler kimlerdir? diye sordular.
Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Herkim bana itaat ederse cennete girecektir. Herkim de bana asi olursa o da imtina etmiş olur’ buyurdu.”
Buhâri7143

(6) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Size iki şey bıraktım. Bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla dalalete düşmezsiniz:
Allah’ın Kitabı ve benim sünnetim’ buyurdu.”
Malik 2/899, Hâkim 319, Beyhâkî 10/114

(7) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Sizler, sizi bırakıp mükellef etmediğim hususlarda beni kendi halime bırakınız! Sizden evvelki ümmetler ancak soru sormaları ve nebilerine karşı ihtilafları sebebiyle helak olmuşlardır. Ben sizleri bir şeyden nehyettiğim zaman ondan sakınınız. Sizlere bir şey emrettiğim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz’ buyurdu.”
Buhâri7151, Müslîm 1337/412, İbn Mâce 2, Tirmizî 2819

(8) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hutbe okuduğu zaman gözleri kızarır, sesi yükselir ve öfkesi şiddetlenirdi. Şehadet parmağı ile onun yanındaki orta parmağını birleştirir ve:
−‘Kıyamet günü ile ben, bunlar gibi gönderildim’ derdi.
Sonra:
−‘Bundan sonra işlerin en hayırlısı Allah’ın Kitabı’dır. Yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi sonradan uydurulanlardır ve her bid’at sapıklıktır’ derdi.”
İbn Mâce 45

(9) Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Benim halim, bir ateş yakan kimse gibidir ki; ateş, etrafını aydınlattığı zaman küçük kelebekler ve hayvanlar ateşin içine düşmeye başlarlar. O kimse bu hayvanları ateşe düşmelerinden menetmeye başlar. Fakat hayvanlar o zata galebe edip düşüncesizce ve süratle ateşe düşerler. İşte bu benimle sizin meselinizdir. Ben sizin izar ve bellerinizden ateşe girmeyesiniz diye tutuyorum. Sizler ise, bana galebe edip düşüncesizce ve tedbirsiz olarak süratle ateşe düşüyorsunuz’ buyurdu.”
Müslîm 2284/18, Buhâri6410

(10) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir kere Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uyurken yanına bir takım melekler geldi ve:
−Bu dostunuzun yüksek bir sıfatı vardır. Haydi, siz de bunun yüksek mevkiini bir örnekle temsil ediniz dediler.
Bunun üzerine melekler:
−Bu zatın benzeri, şu kimsenin misali gibidir ki; o kimse yeni bir ev yaptırır, o evde bir ziyafet yemeği tertip eder ve bu ziyafete insanları davet etmek için bir davetçi gönderir. Bu davetçinin davetine kim icabet ederse, o eve girer ve ziyafet yemeğinden yer. Her kimde davetçinin davetine icabet etmezse o eve giremez ve ziyafet yemeklerini de yiyemez.
Bunun üzerine melekler kendi aralarında temsili şöyle izah ettiler:
−O ev cennettir, davetçi de Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’dir. Herkim Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiştir. Herkim de Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e asi olursa Allah’a asi olmuştur. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanların arasını itaat ve isyan şiarını bildirip iman edenlerle inkâr edenleri ayırt etmiştir.”
Buhâri7114

(11) Ebu Musa el-Eş’ari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Benim meselim (benzerim) ve beni kendisiyle size Allah’ın Nebi gönderdiği şeyin meseli, ancak şu adamın benzeri gibidir ki, o kavmine geldi de:
−Ey kavmim! Ben şurada iki gözümle ordu gördüm. Görüyorsunuz, ben çıplak bir nezirim. Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakınız der. Bu haber üzerine kavminden bir taife ona itaat ederek bütün gece vakar ve haysiyetle yürümüş ve kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlar da yerlerinde kalmışlardır. Bunun üzerine sabahleyin ansızın ordu onları basıp helak etmiş ve köklerini kazımıştır. İşte bu, bana itaat eden ve benim getirdiğime uyan kimse ile bana asi olan ve benim getirmiş olduğum hakkı yalanlayan kimsenin meselidir’ buyurdu.”
Buhâri7146, Müslîm 2283/16

(12) Abdullah İbn Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ben Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittiğim ve ezberlemeyi istediğim her şeyi yazıyordum.
Kureyş kavmi beni yazmaktan nehyettiler ve dediler ki:
−İşittiğin her şeyi yazacak mısın? Hâlbuki Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de insandır, öfkeli anında da, neşeli anında da konuştuğu olur. Ben de bunun üzerine yazmayı bir müddet durdurdum, bunu Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e söyledim.
Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) parmağı ile ağzına işaret etti ve:
−‘Ey Abdullah Yaz! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu ağızdan hakikat olmayan bir şey çıkmaz’ buyurdu.”
Ebû Davûd 3646

(13) Mikdam bin Madi Kerib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Süslü tahtına yaslanmış adama benim hadislerimden birisi okunur da, o kişinin vaziyetini hiç bozmadan:
−Bizlerle sizler arasında Allah-u Teâlâ’nın Kitabı vardır. Allah-u Teâlâ’nın kitabında helal olarak bulduğumuz her şeyi helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz her şeyi de haram kabul ediyoruz diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Dikkat! Rasûlullâh’ın haram kıldığı şeyler Allah’ın haram kıldığı şeyler gibidir’ buyurdu.”
İbn Mâce 12, Tirmizî 2801

(14) Mikdam bin Madi Kerib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
‘Dikkat! Bana Kur’an verildi, Kur’an’la beraber O’nun bir benzeri daha verildi. Dikkat! Yakında midesi tok, rahat koltuğunda oturan bir kimse şöyle der:
−Şu Kur’an’a sımsıkı sarılın, O’nda helal olarak bulduğunuzu helal sayın, haram olarak bulduğunuzu da haram sayın. Dikkat! Size ehli eşeklerin eti helal değildir. Yırtıcı hayvanlardan köpek dişi olanların eti helal değildir. Kendileri ile aranızda anlaşma bulunan kimselerin yitirdiklerini almanız size helal değildir. Ancak sahibinin ona ihtiyacı yoksa o zaman helal olur. Bir kimse bir kavme misafir olarak inerse onu ağırlamaları gerekir. Eğer onu ağırlamazlarsa o şahsın onları takip ederek ağırlamayana misilleme olarak cezalandırma, misafir etmeme hakkı vardır’ buyurdu.”
Ebû Davûd 4604, Beyhâkî 9/332

(15) Irbad bin Sâriye (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün sabah namazını müteakip bize son derece tesirli bir va’z irad etti. Bu va’zın tesirinden gözler yaşla ve kalpler korku ile dolmuştu.
Ashab’tan bir adam:
−Kuşkusuz bu, vedalaşan kişinin öğütleridir! O halde ya Rasûlullâh, bize neyi tavsiye buyurursunuz? dedi.
Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’a takvalı olmanızı ve idareciniz Habeşistan’lı bir köle bile olsa dinleyip itaat etmeyi size tavsiye ederim. Benden sonra birçok ihtilaflar göreceksiniz. Sonradan uydurma işlerden önemle sakınınız, çünkü bunlar dalalettir. İçinizden herkim bunlara ulaşırsa benim sünnetime ve hidayet üzere olan Hulefai Raşidin’in yoluna sımsıkı sarılsın. Bu yolda dişlerinizi sıkınız’ buyurdu.”
Ahmed 4/126, Darimi 16, Begavî 205, İbn Mâce 42, Beyhâkî 10/114, Taberani 1/78, Hâkim 1/96, Tirmizî 2815, Ebû Davûd 4607

(16) Ubeydullah bin Ebu Rafi’den, o da babasından şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Sizden biriniz koltuğunda oturmuş, benim emrimden bir emir veya nehyettiğim şeylerden bir nehiy geldiğinde sakın Biz Allah’ın kitabında bulduğumuza uyarız, başkasını bilmeyiz demesin’ buyurdu.”
Ebû Davûd 4605, İbn Mâce 13, Tirmizî 2800, Hâkim 1/108, Beyhâkî 625, İbn Hibban 13, Ahmed 6/8, Humeydi 551, Begavî Şerhu’s-Sünne 1/200

(17) Ebû’d-Derdâ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
‘…Allah’a yemin ederim ki, ben sizleri gecesi ve gündüzü apaydın olması bakımından eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak bıraktım.’
Ebû’d-Derdâ (Radiyallahu Anh) diyor ki:
Vallahi Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğru söyledi. Vallahi gecesi ve gündüzü aydınlık olması bakımından eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak bizi bıraktı.”
İbn Mâce 5

(18) Ebu Musa el-Eş’ari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Siz sevap kazanmak için aracı olunuz, ancak Allah, Nebisi’nin dilinden dilediği hükmü verecektir’ buyurdu.”
Tirmizî 2811

(19) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Size Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den hadis okunduğu zaman O’nun hadisinin hakka, hidayete ve takvaya en uygun söz olduğuna inanın.”
İbn Mâce 20

(20) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i bu minder üzerinde iken işittim:
‘Benden çok hadis rivayet etmekten kaçının. Herkim benim üzerimde bir şey söylemek isterse hak veya doğru söylesin. Kim benim söylemediğim sözü bana isnad edip söylerse cehennemdeki oturma yerine hazırlansın’ dedi.”
İbn Mâce 35, Müslîm 14, Tirmizî 2796, Darimi 244

(21) Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kim yalan olduğunu bilerek bir hadisi benden rivayet ederse iki yalancıdan birisi de odur’ buyurdu.”
İbn Mâce 39, Tirmizî 2799

(22) Abdullah bin Mugaffel (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Yeğenim yanında otururken sapanla fiske taşı attı. Onu taş atmaktan menettim ve dedim ki:
−Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Sapanla fiske taşı atmayı yasakladı ve sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman da yaralanmaz ve öldürülmez. Muhakkak o diş kırar, göz çıkarır’ buyurdu.
Yeğenim tekrar taş atınca ona:
−Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sapanla taş atmayı yasakladığına dair hadis okuyorum, sen yine taş atmaya devam ediyorsun. Artık bundan sonra ebediyen seninle konuşmayacağım dedim.”
İbn Mâce 17

(23) Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Mescide gitmek için sizden izin istedikleri zaman kadınlarınızı mescidlerden men etmeyiniz’ buyurdu.”
Râvi Salim bin Abdullah dedi ki:
−Bilal bin Abdullah bin Ömer ‘Vallahi biz kadınları muhakkak men ederiz’ dedi. Bunun üzerine Abdullah ona döndü ve çok kötü bir tarzda sövdü, onun böyle sövdüğünü kendisinden hiç işitmemiştim.
Sonra şunu söyledi:
−Ben Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den haber veriyorum, hâlbuki sen, vallahi biz onları muhakkak menederiz, diyorsun.”
Müslîm 442/135, İbn Mâce 16

(24) Kabisa (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ubade bin Samit (Radiyallahu Anh) Muaviye’ye
−Ben sana Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisini okuyorum, sen bana şahsi görüşünü anlatıyorsun. Andolsun eğer, Allah-u Teâlâ beni bu savaştan sağ çıkarırsa senin hâkimiyetin altındaki bölgede seninle oturmayacağım! dedi.”
İbn Mâce 18

(25) Ebu Seleme (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ebû Hûreyre (Radiyallahu Anh) bir adama dedi ki:
−Ey yeğenim, ben sana Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den hadis rivayet ettiğim zaman sen ona karşılık olarak darbı meselleri anlatma!”
İbn Mâce 22

(26) Ebu Cafer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Abdullah İbn Ömer (Radiyallahu Anhuma), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den bir hadis işittiği zaman o hadisi işittiği gibi aynen tutardı. Onda ifrat ve tefritte bulunmazdı.”
İbn Mâce 4

(27) Fudale bin Ubeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ben önderinizim ve bana iman edip İslam’a uyup da hicret edene cennetin kenarından ve ortasından birer ev verileceğine kefilim. Yine ben, bana inanıp benim yolumdan gidip Allah yolunda cihad edene cennetin kenarından bir ev verileceğine kefilim. Kim bu şekilde yaparsa elde etmedik bir hayır, sakınmadık bir şer bırakmamış olur. Nerede olsa gideceği yer cennettir’ buyurdu.”
Nesâî 3119

28 – “Cimri, yanında adım anıldığı hâlde bana salât ü selâm getirmeyen kimsedir.”
Tirmizî, Deavât, 100

29 – “Kim bana salât ü selâm getirmeyi unutursa cennetin yolunu şaşırır.”
İbn Mâce, İkâmet, 25

30 – – “Bir zaman gelecek, günaha girmeden yaşamak zor olacak öyle ki, adam yalan söyleyecek ve yeminde edecek. Böyle bir zamanda kaçın. Oradakiler: “Nereye kaçalım” dedi. Allah Rasûlü şu cevabı verdi: “Allah’ın kitabına ve peygamberinin sünnetine kaçın.””
Ramûz el-Ehadis: 504/6

31 – “Öyle bir zaman gelecek ki, ümmetimin ihtilafı sırasında benim sünnetime tutunan, elinde ateş tutan kimse gibi olacaktır.”
Ramûz el-Ehâdîs: 502/10

32 – – “Sünnet hududunda yapılan az amel bid’at dairesinde yapılan çok amelden hayırlıdır.” Ramûz el-Ehâdîs: 319/13

33 – – “Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetimi ayakta tutan kimseye bir şehit sevabı vardır.”
Ramûz el-Ehâdîs: 226/18

34 – “Hidayete davet edene kendisine tabi olanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da bir şey eksiltmez.”
Müslîm, İlim: 16

35 – “Hayra sebep olana, o hayrı yapanın ecri kadar ecir vardır.”
Müslîm, İmaret: 133

36 – “ Rab olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, peygamber olarak Muhammed’i seçip beğendim diyen kimse, cenneti hak etmiştir.”
Nesâî cihad:18

37 – “Kim ezandan sonra: Allahümme Rabbe h’azihid davetit temma. Vessalatil kaime eti Muhammeden ‘il vesilete vel-fazilete vebashü mekamen Mahmünden illezi va’adtehü inneke la tüflihul miad derse yani :

“Ey bu ezanın ve kılınacak olan namazın sahibi olan Allah! Peygamberin olan Muhammed’e vesileyi ve fazileti ver. Onu vaat ettiğin makamı mahmud üzere dirilt” derse “ona kıyamet günü mutlaka şefaatim helal olur” demiştir.
Buhâri Ezan : 8

38 – Her amelin bir coşkusu vardır. Her coşkunun da bir gevşemesi vardır. Kimin coşkusu sünnetimden yana olursa, o mutlaka kurtulmuştur. Kimin de istek, arzu ve gayreti sünnetim dışına yönelik olursa, o helak olmuştur.”
Tirmizî Kıyame:21

39 – “Size neyi yasaklamışsam ondan kesinlikle uzak durun, size neyi emretmişsem onu da gücünüz yettiği kadar yapmaya çalışınız. Şüphe yok ki, sizden öncekileri helak eden şey çokça soru sormaları ve peygamberlerine muhalefet etmeleridir.”
Buhari, İ’tisam, 2; Müslîm, Fedail, 130

40 – “Bana istediğinizi sorun” buyurdular. Bazıları da “Benim babam kimdir?” gibi sorular sordular. Peygamberimiz (sav) bu duruma kızdı.
Müslîm, Fedâil, 138

“Müslümanlar arasında günahı en büyük olan kişi, haram kılınmadık bir şey konusunda çokça soru sorarak o şeyin haram kılınmasına sebep olan kimsedir” Müslîm, Fedail, 133

 

Yazan Editör - May 31 2019. Kategori Gündem, Kültür Sanat, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.