28 Mayıs 1945 Drau Katliamı

Kuzey Kafkasya halkları tarihin her döneminde, vatan ve hürriyet mücadelesinin bedelini ağır şekilde ödemişlerdir. Adıgeler başta olmak üzere tüm Kuzey Kafkasyalılar Ruslar tarafından soykırıma tabi tutulmuşlardır. Rusların Kuzey Kafkasya’yı kolonizasyonu sonucu, insanlar topraklarından zorla koparılmışlar; ya sürülmüşler ya da acımasızca katledilmişlerdir. İşin en hazin tarafı, işlenen bu soykırıma, o dönemin dünyasının seyirci kalmasıdır.

Kuzey Kafkasya tarihinin büyük bir kısmı hüzün ve gözyaşı ile doludur. 28 Mayıs 1945 yine böyle hüzün ve gözyaşı dolu günlerimizden biridir. “DRAU FACİASI” diye tarihe geçen bu soykırım, maalesef Kuzey Kafkasya halkları tarafından bile yeterince bilinmemektedir.

İkinci dünya savaşında Alman orduları Rusya’ya savaş açınca doğal olarak Kuzey Kafkasya’nın bir kısmı savaş alanı oldu. İkinci dünya savaşı, Kuzey Kafkasya halklarına çift yönlü bir dram yaşattı. Kafkasya en yiğit insanlarını zalim Stalin’in emriyle Alman ordularına karşı en ön safta savaşa göndermek zorunda kalmıştı.

İkinci dünya savaşında Kuzey Kafkasya insanının verdiği kayıp gerçekten korkunçtu. Örneklemek gerekirse, sadece benim sülalem olan Thagapsov’lardan bu savaşta verilen kayıp sayısı 14’tür. İkinci dünya savaşında Kafkasya insanının verdiği kayıplar ile ilgili yaptığım araştırmalarda çok dramatik olaylarla karşılaştım. Bazen bir ailenin tüm erkeklerinin bu savaşta toptan yok olduğunu gördüm. Bu savaştan sağ dönen akrabalarımdan Thagapsov Yağruk, köyüne döndüğünde (Hatujkoay) evinde yiyecek bir lokma bile yoktu.

Karısı ve çocukları komşuların yardımı ile hayatta kalma mücadelesi veren Yağruk, çaresizlik içinde kolhozun deposundan yarım çuval mısırı gizlice alırken yakalanmış, 10 ay hapisle cezalandırılmıştı. Bir savaş gazisi böyle bir muamele ile karşı karşıya kalıyordu. Kafkasya böylesine zor bir sürecin içinden geçiyordu. İktidarda bulunan Stalin ve şürekasının baskıcı yönetimi halkı canından bezdirmişti. Alman ordusunun yenilmesi üzerine 1943 yılında gerek Alman işgal bölgesinde kalan bazı Kuzey Kafkasyalı rejim muhalifleri, gerekse Alman ordusuna esir düşen bazı Kuzey Kafkasyalılar, Alman ordusuyla birlikte Kafkasya’yı terk etmek zorunda kalmıştı.

Kafkasya’nın farklı bölgelerinden olan 7000 civarında, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan mülteciler Stalin’in zulmünden kurtulmak için kendilerini sözde hür Avrupa’ya atmışlardı. Mülteci grubu önce İtalya’nın Paluzza bölgesinin dağlık bölgelerine yerleştiler. Savaşın resmen bitmesinden birkaç gün önce de Avusturya’da Carinthia’nın Ober Drauburg vadisine sürüldüler.

Bu bölge Avusturya İtalya sınırında dağların arasında Drau nehrinin aktığı bir vadiydi. İrschen köyü ile Dellah kasabası arasındaki vadi boyunca 7000 Kuzey Kafkasyalı mülteci dağınık vaziyette çadırlarda ya da ormandan kestikleri ağaçlardan yaptıkları derme çatma barakalarda yaşıyorlardı. Savaşın bitiminden sonra bu bölge İngiliz kontrolünde kalmıştı.

İlk başlarda İngiliz askerleri bu kamplardaki insanlara çok iyi davranıyorlardı. Zavallı mülteciler özgürlüğe kavuşacakları günü dört gözle bekliyorlardı. Kuzey Kafkasyalı mülteciler bu kampta örgütlü bir yaşam sürüyorlardı. Kampta kalan mültecilerin lideri “Hanko” lakabıyla tanınan General Sultan Kılıç Giray idi. Kılıç Giray 11 Mayıs 1918 yılında kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ordularında komutanlık yapmış önemli bir vatanseverdi. 1896 yılında Kuzey Kafkasya’da Adıgey’in Ulape köyünde dünyaya gelmiş olan Kılıç Giray, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti 1921 haziranında Ruslar tarafından yıkılınca ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Bir müddet Türkiye’de yaşamış ve Türk vatandaşlığı hakkını da almıştı. General Kılıç Giray İkinci dünya savaşı sırasında da ülkesinin bağımsızlığı için Avrupa’da girişimlerde bulunmuştu. İşte General Kılıç Giray, eski bir mülteci olarak Drau kampında soydaşları ile birlikte onlara yardımcı olmak için çırpınıyor, İngiliz Askeri yetkilileri ile görüşmeler yapıyordu.

İkinci dünya savaşında galip devletler arasında imzalanan Yalta Anlaşması sonucu, Avrupa’ya kaçan Rus vatandaşı mültecilerin geri iade edilmesi gerekiyordu. İngiliz kontrolünde bulunan Drau kampındaki Kuzey Kafkasyalılar hiçbir şeyden habersiz kampta yaşamlarını sürdürüyorlardı.

Hiç kimse, tarih boyu Kuzey Kafkasya hürriyet mücadelesine sempatiyle bakan İngilizlerden Kuzey Kafkasyalıları Ruslara teslim etmek gibi bir tavır beklemiyordu. Londra kulislerinde Kuzey Kafkasyalıların akıbeti ile ilgili önemli tartışmalar yapılıyordu. İngilizler, Ruslarla ters düşmektense 7000 Kuzey Kafkasyalıyı feda etmeyi tercih ettiler.

28 mayıs 1945 tarihinde kampa ulaşan talimat korkunçtu! Gelen emir gereği 7000 mülteci Rus otoritelerine teslim edilecekti! Bu karar önce General Sultan Kılıç Giray’a “Komutan, siz şu anda Rus vatandaşı olmadığınız için serbestsiniz. Ancak kampta bulunan mültecileri teslim etmek zorundayız, lütfen zorluk çıkarmayınız” diye sözlerini bitirdiğinde, Kılıç Giray’ın cevabı İngiliz komutanı için çok şaşırtıcı olmuştur:

“Bu insanlar benim soydaşlarım, ben onlarla kader birliği yaptım. Onlar bugün bana güveniyorlar. Sonu ölümde olsa ben onları terk edemem. Eğer bu günahsız insanları Ruslara teslim ederseniz onların önünde ben gideceğim.”

General Kılıç Giray dediğini yaptı. İngilizler aralarında Kılıç Giray’ın da dahil olduğu Kafkas asıllı subayları bir araca bindirerek Ruslara teslim ettiler. Haber kampta kısa sürede yayıldı. Çaresiz mülteciler getirilen kamyonlara zorla bindiriliyor ve karşıda bekleyen Ruslara teslim ediliyorlardı. Ruslara teslim edilmenin ölümle aynı anlama geldiğini bilenler, hiç tereddüt etmeden kendilerini çocuklarıyla birlikte Drau nehrinin azgın sularına atıyordu. 28 Mayıs sabahında başlayan teslim edilme işlemi akşama kadar sürdü. Binlerce insan kendini ırmağa atarak ölümü tercih etti. Manzara o kadar korkunçtu ki, teslim işinde görevli bazı İngiliz askerleri bile bu manzaraya isyan ediyordu.

İngiliz askerlerinin göz yumması sonucu bazı mülteciler ormana kaçıyordu. Kaçabilen mülteci sayısı çok azdı. Bunlar da o zamanlar genç ve aileleri yanlarında olmayan bekar insanlardı.

Drau’dan kurtulan insanlardan birkaç tanesi ile yüz yüze konuşma imkanı buldum. Bunlardan biri Türkiye’de Kuzey Kafkasya camiasının yakından tanıdığı merhum Musa Ramazan amca, diğeri de halen Amerika’da yaşayan Natho Kadir amcadır. Bu insanlardan Drau anılarını dinlediğim zaman; yüzlerine dikkatle baktığımda halen o anı yaşadıklarını yakından gözlemledim.

Rus otoritelerine teslim edilen Kuzey Kafkasyalı mültecilerden ne yazık ki, vatanına dönebilen olmadı. Böylece, ikinci dünya savaşında zalim Stalin tarafından yok edilen mazlumlar arasına 7000 Kuzey Kafkasyalı Müslüman da dahil oldu.

Ruslar General Kılıç Giray ve arkadaşlarını Moskova’da kurdukları göstermelik mahkemede yargılayarak idam ettiler. Drau nehrinde boğulan ve Ruslar tarafından katledilen 7000 soydaşımız için, Kuzey Kafkasyalılar tarafından kurulan “Batı Avrupa Müslümanları Cemiyeti” 28 mayıs 1960 tarihinde bir anıt İrschen köyünde dikilen bu anıt ile özgürlük yolunda hayatlarını kaybeden soydaşlarımızın hatıraları ebedileşmiştir. Drau anıtının üzerinde Almanca olarak şu ibare yazılıdır:

“Burada 1945 yılının 28 Mayısında 7000 Kuzey Kafkasyalı, kadınları ve çocuklarıyla Sovyet otoritelerine teslim edildiler ve İslamiyet’e olan sadakatleri ile Kafkasya’nın istiklali ideallerine kurban gittiler.”

Eğer yolunuz Avusturya’ya düşerse İrschen köyündeki bu anıtı mutlaka ziyaret edin. Oradaki şehitlerimiz bizden Fatiha bekliyor. Allah mekanlarını Cennet eylesin.

Mehdi Nüzhet ÇETİNBAŞ
http://http://www.mehdinuzhetcetinbas.com.tr/?p=101

 

Yazan Editör - May 28 2018. Kategori Gündem, İktibas, Türk İslam. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Göndermeden önce alttaki eksik işlemi tamamlayınız. *

Ebed Bizimdir - Kuzey Kafkasya bölgesi ağırlıklı olarak, Türk-İslam coğrafyasından özel haberler, yorumlar ve makaleler.